21 Temmuz 2012 Cumartesi

Tavsiye Ettiğim Türk(çe) Podcastler


Yıllardır NBA Stüdyodan tanıdığımız Kaan Kural ve bu sene nba gecesi programında ve anlattığı maçlardan tanıdığımız Orkun Çolakoğlu... Bu ikili haftada 2 bazen 3 kez ortalama birer saatlik podcastler hazırlıyorlar. Çarşamba günleri sorularınızı yanıtlıyorlar. Cuma ve pazartesi basketbol gündemini konuşuyorlar. İtunes'da yoklar. İndirme işi o yüzden çok kolay değil en kısa sürede İtunes'da olmaları dileğiyle.
http://www.yazihaneden.com/koseler/potacast/

Yeni bulduğum ve 50 faktör az gelir podcastleriyle beni benden almış podcasttir. Gelecek vadeden zevkli ve komik bir podcast... İnsanı sıkmayan resmi olmayan güzel bir podcast.  http://kayitbasladi.com/



Teknonojiyle ilgili türkçe kaynak. Düzenli olarak güncellenir. Cumartesi günü yayınlanan haftalık gündem değerlendirmeleri sitenin bence alametifarikasıdır. http://www.teknoseyir.com/



Genelde amerikan dizileri konuşulan podcast. Tanıttıkları dizileri bize izletmeyi başaran insanlar...

http://www.22dakika.org/podcast

Podcaste önem veren tek radyomuz belkide... Podcastlerde kuru yavan müzik ve reklamları da keserler. Tam bir bilgi deryasıdır. http://www.acikradyo.com.tr/default.aspx?_mv=a&aid=25014#Podcast_Kanallar_


Meraklaıına bilim konuşması. Skype yöntemiyle başka ülkelerde çalışma yapan bilim insanlarıyla yaptıkları sohbetler gerçekten güzel.... http://www.acikbilim.com/bizi-dinleyin




13 Haziran 2012 Çarşamba

Ali Atay'ın Gizemli İşleri

TRT'de yayınlanan Leyla İşe Mecnun dizisinin mecnunu Ali Atay meğerse hakimmiş. HSYK ' nın bu gün yayınladığı kararname 'de İzmir tayin edilen Ali'nin 37 bin sicille 36 yaşında olması onun dahiliğini bize kanıtlar nitelikte....

Birde link verelim ctrl+f  yazıp aratın


http://www.hsyk.gov.tr/duyurular/2012/haziran/2012-yaz-kararnamesi.pdf

Hayat Kime Güzel

Evet sonunda iğrenç mevzumuz kadın programlarının bitmez reyting kaynağı boşanma (evlilik) sonunda gerçekleşti. Nazlıcan ile Halis toprak boşandı. Her zaman gördüğümüz bu fırsatçı kız da mağdurum falan diyerek para almaya çalıştı. Avukatlardan Seda  Sayanlara koştu. 10 milyon tl nafaka ve aylık 60000 tl nafaka istemişti. Ama ne yazıkki nafaka olayı tutmadı. Bu ilizyonik rakamlara ulaşamadı ve dava sonucunda 200 bin tl karşılığında nafaka olayı bitecek. Evet böylece kolaydan para kazanmak, mağdurum ayakları vb artık para etmeyecek.
            ( Abi haberin doğrusu ne; bazısı ayda 6000 tl verecek diyor, bazısı 6000 tl veriyordu artık 200 bin tl verip işi kapatacak diyor. Bende bana mantıklı olanı  yazdım diğer ihtimal pek popilist geldi, İğrenç internet haber sitesi yazarları yorumlasın onu :))

4 Haziran 2012 Pazartesi

SAÇMA PORTRELER-1- FEN ÖĞRETMENİ

Merhaba benim adım Mustafa...32yaşında , kendi halinde, pek kimsenin dikkatini çekmeyen hatta hiç kimsenin dikkatini çekmeyen görünmez adamım adeta....
      Okul yeni başlıyor eylül gizemli bir şekilde mutsuzluk ayıdır. Şarkılar kasım der ancak asıl yas eylüldedir. İnsan tatilden eylülde de döner. Okul  eylülde açılır. Eylül olmak isterdim aslında kimsenin sevmediği ama onunla birlikte olmak zorunda olduğun şey...
      Eylül olmak için yaşayan insanlar var dünyada benim gibi ...  Yegane amaçları sevilmemek ama mecbur olunmaktır . Bundan ciddi zevk alırlar. Mutsuz oldukları zannı vardır halk arasında ama buda yanlıştır bence...  Ee tabi yanlıştır diyeceğim ; bu benim düşüncem. Bende bunu uygulamaya çalışıyorum kendimce. Bunu öğretmenken yapmak gerçekten kolay (bizlerin maaşları az ama etkileri çoktur.).
      Aslında öğretmen de olmak istemiyordum. Ben futbolcu olmak istiyordum. Evet basit futbolcu neden mi sevgi falan değil idolleşme, dinlenme , izlenme , beklenme ; güçleri yüzünden. Evet dikkat çekmem dedim ya ondan ama yeteneğim yoktu ve olamadım. Bende yine mecburi bir saygının duyulacağı bir meslek seçtim. Seçimim doğru gibi gözüküyordu. ODTÜ  İlköğretim Fen Bilgisi öğretmenliği... Tavsiye edilmez ama ben seçtim ve herkesten farklı olduğumdan(projeler hariç) sevdim. Ne diyordum evet saygı mevzu başlarda gittiğim özel okullarda gerçekten saygı duyuluyordum notları istediğim gibi verebiliyordum taki SBS belası gelene kadar... Okul puanı gelmişti ve benim saltanatım bitmişti okul yönetiminden ciddi baskılar aldım not vermek hususunda ve mecburen belkide savaşma isteği içimde olmadığından savaşmayı bıraktım. Öğrencilerimde beni zaten pek sevmez anlattığım şeyler eğlencelidir ama ben sıkıcıyımdır.

      İşte yeni bir yıl daha böyle başlıyor aaa bir çocuk bana kötü kötü bakıyor. Evet anladım beni bekliyormuş. Dergide gördüğü bir şeyi soracakmış evet hayat güzel galiba....


(Bu arada devlette çalışmama nedenim de tayin korkusudur. Doğudan korktuğumdan değil değişiklikten korktuğumdan... Ankara' dan hiç ayrılmadım hayatım boyunca)
   

ADAM OLAMAYACAK ÇOCUK


                                          POLONEZKÖY    GEZİSİ
    Bu  gezi turistik  amaçlı 1  gezi  değildi.Yeryüzü şekillerini tanımak için  düzenlenmiş geziydi.Bu gezide birçok bilgi edindik.Şimdi bu gezide  öğrendiklerimi  derledim.
  Başta   Polonezköy’e    gittik.Orada  temiz hava aldık ve rehberimiz  bize  oraya niye Polonezköy   dendiğini anlattı..Neden mi?Osmanlı  Devleti  zamanında  Polonya  bize
boyun   eymiş.Sonra  Polonya işgal edilmiş.Bu yüzden  Osmanlı’dan toprak istemiş.Onlara
 Polonezköy’ü  vermişler.
        

            Sonra Şile’ye gittik.
            Orada  ŞİLE FENERİNİ  gördük.Bu fener yaklaşık 150 yıllık bir fenermiş.
Sonra  Ağlayan  kayaları gördük.Bu kayanın niye bu isimde olduğunu merak etmişsinizdir.      Niye mi ? çünkü ölen gemicilerin eşleri burada yas tutuyorlarmış.
            İstanbul boğazının kaç kilometre olduğunu merak ettiniz mi? Tamı tamına 31 km.
            Ömerli barajı İstanbul ‘un en büyük su arıtma tesislerinden biridir. Tabii ki sadece su arıtmamaktadır.  Biliyor musunuz Ömerli barajı istanbul’un tamı tamına % 47 sine su sağlar, ve o su içilebilir durumdadır. Şimdi suyun nasıl evrelerden geçtiğini öğrenelim. Biliyorsunuz ki akarsuların suyu genellikle kirli olur ve kirliliği katı maddeler yapar. Bu katı maddeler çok küçük olduğundan direk olarak su üstüne çıkmaz. Bunun için bazı evrelerden geçer, bu evrelerden birincisi havalandırmadır. Havalandırmada oksijeni eksikse oksijen konur, başka bir şeyi eksikse o tamamlanır. Bu evrelerden biri de klorlamadır. Klorlama sadece Ömerli barajının içinde yapılan klorlama değildir. Her ilçe  kendi içme suyunu tekrar klorlayarak evlere gönderir.evinizdeki sudan günde 400 numune alındığını Biliyor muydunuz.
            Eğlenceli olduğu kadar öğretici de olan gezimizin sonuna gelmiştik, çok şey öğrenmiştik.                           
Gezi otobüsümüzle yolda şarkılar söyleyerek okulumuza, oradan da servisle evimize geldik. O gün çok yorulmuştuk ama bu gezi her şeye değerdi…              

                                                                                                             Yazan ve fotoğraflayan
                                                                                                                 ANIL KAYNAR
                                                                                                      Florya Koleji 4/A sınıfı öğrencisi          

14 Mayıs 2012 Pazartesi

FM 2012 KELEPİR OYUNCU LİSTESİ

SOL AYAKLI STOPER
andy iro
ivica dragutinovic      36
jan vertonghen         24
stefan radu (ooo pahalı!)  24
Daniel van buyten  33

DM
Sidi keita  26
Eyong Enoh  25
Hamit Altintop 28

DR

Paulo ferrreria 31

ST

Shabani Nonda   34
Gerald Asamoah (sen  bu hallere düşecek adammıydın)  32
John carew                32


FM 2012 MOBİLE DATEBASE EDİTİON

Böyle edition medionluşınlı bir başlıkla başlayınca kendimi bir şey sandım resmen... Neyse konuya girecek olursak biliyorsunuz ki fm 2012 rezil bir sürümle androide çıktı. Bu çıkış bize ilaç olacak artık yolda otobüste her yerde manager olacağız derken beklenmedik derece kısıtılı bir veritabanıyla karşılaştık, sadece veritabanı ve oyun içi görseller de FM kalitesine yakışmamış yine bir sürekleyiciliği bağlayıcılığı var ancak oyuncu havuzu darlığı yüzünden 10 sezon oynanmaz durumda bazı mantık hataları da sözkonusu vede  her şeye rağmen telefon için fazlaca karmaşık... İşte geldik konumuza
   Ne mi istiyoruz. İnternetsiz ya bu adam kimdi deyip hatırlayamadığımızda bakacağımız konuşurken atıp tutan ahkamcı insanları ezme içgüdüsü (bu insanlar şans eseri bir adamı örneğin mancity izlediyse bunu 3 yıl sonra chelsea deydi bu adam deyip fenere ordan geldi barcelona istemiş biz almışız mantığı ve bu adam sonra chelsea 'ye geçince garipçe havalanan mahluklar! mancity de büyük kulüp oldu ah ballı herif). Küçük konuşma kaynağı , merak....
   Eğer bu ayrıntılı güzel datebase yayınlanırsa büyük bir kaynak eksikliğinin önüne geçilir.  İnternet paketi alma sebeblerimiz azalır. Vikipedinin iğrenç fontundan  kariyer okumak zorunda kalmayız. Lütfen Sega Gamesi  bilinçlendirelim...




18 Nisan 2012 Çarşamba

OLAYY FM2012 ANDROİ'DDE

İ'li cihazlar için 2 yıldır yayınlanan güzide ingiliz tipi menajerlik oyunumuz (bizdeki menajer kim volkan ballı o napar napar abi ya!)  neyse konuyu fazla dağıtmayalım. ama maalesef tüm portable sürümlerinde olduğu gibi kısıtlı bir oyuncu havuzumuz var(portable pes 2012 bunu daha da aşıp selçuk inanı kel modellemişti). Konu ne çok dağılan bir şeymiş be arkadaş!
Fm yattığım yerden oynamak için saçma sapan vnc'lerle(bkz..androidvnc) uğraşan ben artık bunu rahat rahat her yerden kontrol edebileceğim.

Son olarak hafta sonu detaylı yazı gelir bu arada 10dolarmış google playde
https://play.google.com/store/apps/details?id=com.sigames.fmhi&hl=tr

15 Nisan 2012 Pazar

Basılı yayın mı Blog mu

Hemen konuya gidersek okuduğumuz güzel güncel bloglar kayboluyor.Bunu zaten biliyoruz dediğinizi biliyorum. Ama bu sefer konu farklı bloglar kitap oluyor. Gerçekten tuhaf! Basılı bir yayın olmak kısıtlı baskılar ve almak için bin bir takla  atmak zorunda olmak... Üstelik bu kitaba dönen bloglarda olan yayınlanmış bütün yazılar siliniyor. Kısıtlı kitleyle garip ilişki üstelik eski modası geçmiş yazılarla... Gazeteci olsalar gam yemicem(gam yemeyeceğim yazmak kötü olur herhalde). Tabi o bile bir blog değil... Tabi gazetede yazınız çalınması gibi bir derdiniz yok. Çalınsada basılı olarak adınız yer alıyor sonuçta... İnternette para olsa biz de böyle garip uğraşlara  girmesi zor eskimiş basın-yayon camiasına girmek için 5 yıl  yazı yazmayalım blogda....  Blog amaç değil araç olsun ama nasıl nasıl nasıl!!!!!!!!!!!!1

kickstarter yöntemi olabilir mesela yıllık mesela aylık 5000 tl taban konur. Artarsa kamera aldık vloga dönüyoruz veya başka yazarlar aldık gibi birşeyler yapılabilir.

13 Nisan 2012 Cuma

Bab-ı Esrar

Ahmet Ümit'in Bab-ı Esrar adlı romanını okudum edebiyat sınavı dolayısıyla bunun yazısını yazmıştım linki veririm aşağıya...
   Neyse konumuza dönelim öncelikle okuyanlar için birkaç yorumla başlayalım... Kitap gerçekten tuhaf bir ingiiliz kadın geliyor ve ne hikmetse her şey onun önüne seriliyor o kadar konyada vb oturan insanlar ancak piyango bizim Karen'a çıkıyor. Yazar da bunu anlamış olacakki kitabın sonunda olayların var olup olmadığı ile ilgili bilinmeze sürüklüyor. Bu polisler fazla arka sokaklar kokmuyor mu? (Ah seni cahil Anıl adam polisiye yazarı)... Evet sınırlı kültürümle yaptığım yorumlar sizi sıktıysa karakterler hakkında genel bilgilerle başlayalım:
   Karen Kimya Grenwood: İngiltere gelen sigorta eksperi. Babası konyalı bir mevlevi ama onu yıllar önce terk etmiş. Ayrıca çok iyi türkçe konuşmaktadır.
Mennan Fidan: Miss Karen'ın çalıştığı sigorta şirketinin Konya yetkilisi. İmam hatip mezunu , saf , iyi kalpli adam...
Ziya Kuyumcuzade: Yanan Yakut Otelin sahibi, hırslı bir iş adamı babasıyla zıt bir karakteri öyleki babası ona mirasını bile bırakmıyor.
Komiser Zeynep: Cinayet büro'da komiserdir , İstanbul'dan yeni tayin olmuştur.
Komiser Ragıp: Zeynep'in üstü
Nigel: Karen'ın uzatmalı sevgilisi (nişanlısı) her neyse... Kalp cerrahı
Poyraz Efendi: Karen'ın babası konyalı bir mevlevidir. Şu an Pakistan'da yaşamaktadır. Kızını bıraktığı için semaya kalkamaktadır yani huzursuzdur,mutsuzdur.
Serhat Gokgöz: Ziya'nın yanında çalışan güvenlikçi görünüşte ancak eski bir sabıkalı ve deli yılmazın çetesinde görev almaka...
Kadir Gemelek: Mennan'ın çocukluk arkadaşı... Yakut Otel yangınından yaralı kurtulmuş yangının tek bağımsız şahidi. Ancak deli gözüküyor, ifadesi onaylanmıyor.
Solak Kamil: Eski sabıkalı ailesini doğrayarak öldürmüş ama afla çıkmıştır. Şimdi bir turizm acentesinde şoförlük yapıyor. Hala bazı yasadışı işler yapıyor ve yüzbaşı yılmaz tarafından öldürülüyor.
Yüzbaşı Yılmaz: Deli Yılmaz olarakta bilinir. Güneydoğu'da bulunduğu zaman yaptığı yasa dışı işler nedeniyle ordudan atılır ve hapse girer hapisten sonra hapisten sonra Konya'da çete kurar.
İzzet Efendi: Poyraz efendinin eski arkadaşı mevlevi, kuyumcu
Şah Nesim: Poyraz efendinin mürşidi birlikte Pakistan'a yerleşirler
Susan: Karen'ın annesidir. Asi ruhlu bir insandır. 


Yakut Otel yanmıştır. Sigorta şirketi de 3 milyon poundluk tazminatı ödemek durumunda kalmıştır. Şirket bunda bir komplo olduğunu düşünerek işi enine boyuna araştırması için Miss Karen'ı gönderiyor. Miss Karen  
başında beri buraya gelip gelmemek konusunda kararsızdır. Rüyalarında tuhaf tuhaf sesler duyar görür. Şemş-i Tebrizi türbesinin etrafında gizemli bir adam ona bir yüzük verdi. Bu yüzük kanayan bir yüzük çıktı.
Makalat'taki hikayeye göre bu kanayan yüzük düğümlenmiş huzursuz gönülden alınmış taşlaşmış yürektir.
Karen 'ın hayali çocukluk arkadaşı Sunny Şems çıktı. Yakut otel yangının kundaklama olduğu ortaya çıktı ama kanıtlanamadı. Ancak Cavit ve Ziya'nın ölümüyle 3 milyon pound sevilen bir isme İzzet efendiye kaldı.
Şems'e niye peşindesin der Karen oda ben sana değil babana yardım ediyordum der. Babası semaya kalkamamaktadır kalbindeki düğüm nedeniyle. Yani kızını unutmamıştır bıraktığı için üzgündür hala...
Kızı onu affeder ve yüzüğü verir babası huzura erer ve semaya kalkar. Herkes huzurludur. Karen uyandığında bir telefon gelir babası ölmüştür. Huzurludur. Babam beni unutmadı o hikayedeki adam gibi der...

Şems ve Mevlana arasında mürşid mürid ilişkisi vardır. Mevlanayı mevlana yapan Şems'tir. Aşık maşuku olmadan eksiktir. (bu tarz şeyler kitapta çok gez geçiyor)
Şems Kimya'yı Alaaddin'le olan ilşkisi yüzünden öldürüyor. Aleaddin de sonra 7 yandaşıyla Şemsi...


Geçmiş karakterler:
Aladdin: Mevlana'nın küçük oğlu kimya'yı sevmektedir. Şems'ten haz etmemektedir.
Bahaddin Veled: Mevlananın büyük ve melek(!) oğlu
Kimya: Mevlana'nın evlatlığı onu Şems'le evlendiriyor.Ama o şems'i sevmiyor.
Kira hatun: Mevlana'nın karısı

Böyle bir kitap işte benden bu kadar... Ama bence okumalısınız.

not: Mevlana ve Şems'i karaktere yazmadım çünkü hepimizin malumu şahıslar...





6 Nisan 2012 Cuma

ATV

ATV 2 yıldır değişik dönem dizisi denemelerinde bulundu ancak hiçbirinde başarılı olamadı. Galiba farklı şeyler denedikleri için bakalım
Her Şeye Rağmen
Bir Günah Gibi
Her şeye 1930 larda , bir günah gibi ise 1940 larda... Bu dönem dizilerinde doğru düzgün olay olmadığı gerçekten kötüydü. Tabi abi ne darbe var ne başka bir şey...  Dizide yok belediye başkanı 50 'sinden sonra evleniyor ona miras kalıyor falan böyle lüzumsuz lüzumsuz olaylar... Döneme uygun olsun ama akıcılığı da kaybetmesin diye garip bir dil gerçekten olmuyor. Kıyafetler falan güzel bence film çeksinler. Bence atv 30' dan 40' dan  medet ummak yerine herkes gibi  70 80 60 ' oynamalı.
    Ama gerçekten cesaretleri nedeniyle övgüyü hak ediyorlar. Yalnızca para düşünmedikleri belli...(Tabi her konuda değil)

2 Nisan 2012 Pazartesi

BİREY

Bugün elime broşurümsü bir şey geçti. Bu bir yürüyüş davetiyesi suriye için yürüyoruz diye bir şey... Katliama dur demek için Sular vadisinde yürüyoruz tarzı sözler sayfalarca yazıyor. Ben bunu aldım önce suriyeli kardeşlerimiz için yürüyelim diye bir his kapladım. Ama sonra düşündüm.  Ben yürüyünce ne olur yürüyünce benim dediğim mi olacak veya ben ne istiyorum gibi sorular sordum kendime ve buradan buraya gidenlerin robot gibi kuru slogan atan düşüncesiz kalabalık olduğu kanısına vardım. Babam bana sen bir sayımısın dedi çok doğru ben sadece bir sayı değil düşünen bir bireyim ve bu yürüyüşler yalnızca kaba hatlarla kabul ettiğim gerçekte ne istediklerini bilmediğim belki gidip 10000 kişilik sivil toplum örgütüyüz diye çeşitli paralar aracaklar benim sayemde.... Ben bu değilim ben bu blogda düşüncemi yazarım sonrada bakk ben 3 yıl yazmıştım derim ama sonuçta söylemiş olurum bir robottan farkım olur
     Gençliğin kanında vardır eylemcilik miting  yapacağız yürüyecek falan diye ama insan gibi konuşarak tartışma yoktur varsada tek yönlü garip ses tonuyla hiçbir şey söylemeyerek karşınızdakine peşin hükümlü ci cu lu yaklaşımlarla anca bu oluruz yürüyen robotlar haa bide slogan atıyorrrr....

31 Mart 2012 Cumartesi

YALAN DÜNYA YORUMU

Yalan dünya yeni bölüm bildiğiniz gibi bugün yayınlanmadı. Neden olarakta caddede yürüken çıkan reklamlar gösterilmiş:http://www.medyafaresi.com/haber/77578/televizyon-yalan-dunya-neden-yayinlanmadi.html
Evet bu reklam türü var olacak zaten yoksa dizi sektörü yok olur:
Bundan bir iki sene sonra diziler internetten izleyecek ve şuanki reklam düzeni orada uygulanamaz ve mecburen bu galiba viral reklam denen reklamlar kullanılacak. İster istemez geçilecek. RTUK' un cezası baktığında televizyon yayınlanan için doğru ama ya internet orada reklamsız gösterilecek.
    Peki ne yapılabilir; 2 farklı montaj internet montajı ve televizyon montajı bu büyük bütçelerle hiçte zor değil

Leyla İle Mecnunun Faydaları


  • Sanane- Ferdi Tayfur
  • Arif susam-Pardon
  • Yalan- Ali Atay
  • Düğmeli-İzzet Altınmeşe
  • Sevdalılar Beni Anlar- Ferdi Tayfur
  • Bende Özledim- Ferdi Tayfur
Bizi arabeskle barıştırdı bu dizi gerçekten güzel...

30 Mart 2012 Cuma

NE OLUYOR

Bugün serviste gayet mutsuz bir şekilde giderken... Yani herzamanki servis diyeceğim ondan da kötüydü. Garip bir şekilde sbs nin bana kaybettirdikleri ve bu minbalde  5. 6. sınıfımı hatırlıyordum. Yüzüm düşmüştü ve bunu kimse farke tmedi. Öyle görünmez adam olmuştum. Bunu düşünürken servisten insanlar birer birer iniyordu. Benden önceki kişi de inmişti ki bir an irkildim. Bir baktım bana gülümseyen küçük bir kız ona baktım ve o bana gülmeyi sürdürdü. Galiba beni tanımıştı ama ben o kadar emin değildim. O dudak makyajlı küçük kızı tanımamıştım. Ama gülüşünde kendi gülüşümü gördüm. Galiba düşündüğüm insandı. Ama ben ona o kadar yabancılaşmıştım ki onu gözümde o kadar büyütmüşüm tanıyamadım. Onu dağ gibi hayal ederken küçücük bir kız olduğunu gördüm. Onu buz gibi hayal derken gerçek yüzünü hatırladım. Güzeldi cidden tabi oysaaa......

27 Mart 2012 Salı

Garip

Pazar günü 1 haber gündeme bomba gibi düştü. Başbakan üniversite sınavı ve dershaneleri kaldıracakmış. İnsanlar uzun uzun konuştu. Ancak hiç biri dershane öğretmenleri hakkında konuşmadı. Bu öğretmenler çoğunlukla devlette öğretmen olup doğuya gitmekten çekinen insanlardır. Bu insanlar garanti maaş yok, belki primleri doğru düzgün yatmıyordur. Bu insanlara tüm bu geçinme zorlukları yetmezmiş gibi şimdide iş alanınızı yok ediyoruz diyorlar. Buradaki insanlar ne olabilir :

  • Devlette hepsi istihdam edilebilir (4000 dershane var zor zor....)
  • Her apartmana bir öğretmen (o mantıklı)
Bu 2. olan önerme gerçekten mantıklı artık biliyorsunuz hepimiz büyük apartmanlarda oturuyoruz 40 daire var her apartmanda ortalama. Bunlarda çocuk sayısına göre çocuk başı 40 lira alarak 2 öğretmen çalışabilir hemde tam zamanlı...Bu durumda sabahcı-öğlenci dengesi çok önemli olacaktır. Evet bu iş olur BURADAN YETKİLİLERE SESLENİYORUM!?!?


HESAP
her evde 2 çocuk
40x2=80
40x80=3200
3200/2=1600
her ay yan apartmanlarla öğretmen değişik tokuşu sağlanarak devamlılık sağlanır. Bu konuyu bırakmayacağımmm!

15 Mart 2012 Perşembe

HD TELEFONLAR GELİYOR

Evet ilk olarak google` ın galaxy nexus telefonuyla başlayan bu akım gelişerek 2012` ye damgasını vuracak. Bu ortamda düşündüğümüz şey bir telefonda 1280x720 çözünürlüğe neden ihtiyaç duyulur. yıllarca crt monitörlerde 1024x768`e kullandık;psp 480x272 saatler geçirdik; zavallı çin malı mp4 lerden arkadaşlarımıza fotoğraf göstermeye çalıştık. Peki şimdi ne oldu. Neden bu hızlı ilerleme? Bakın tüketim çılgınlığı demiyorum onun olayı başka!.. Ben bunu düşündüm ve dedimki kendi kendime bunun nedeni nitelikli rekabettir. Bir tarafta google bir diğer yanda apple bunlar kıyasıya yarışıyor. Birde artık büyük bilgisayar donanımı üreticileri de bu sektöre kaydı doğal olarak (neden mi doğal çünkü telefonu herkes alır ama ekran kartı veya dizüstü bilgisayar almaz) örneğin asus transformerıyla girmiştir ünlü bilgisayar firmalarından... 
Peki bütün bunlara ihtiyaç var mı? yok... Ama gerçekten zevkli makineler severek kullanıyoruz. Ahh bide piller gelişseeeee!!!!!!!!!!!!!

9 Mart 2012 Cuma

LİSE EDEBİYAT

Liseye başladığımda edebiyat dersi gerçekten saçma yavan bir ders gibi gelmişti. Hala da öyle geliyor. Ancak okulun özel olarak uyguladığı her yazılıda seçilen kitaptan 25 puan uygulamasıyla bize kitapları sevdirdi. Bizi gerçekten güzel eserler okuttular bazıları:

  • Sinekli Bakkal
  • Beyaz Kale
  • Semerkant
  • Cemo
  • Yaşar ne yaşar ne yaşamaz
  • Benim Adım Kırmızı
  • Gün Olur Asra Bedel
Kitap arıyorsanız bunlardan birini seçin pişman olmayacaksınız!!

1 Mart 2012 Perşembe

Emniyet Kemeri Ve Anlatma tarzı

 Kemer takma konusu bildiğiniz gibi konvensiyonel medya tarafından çok vahim bir olaymış gibi ele alınıyor.
Acaba bu durum böyle mi? Bence değil... Çünkü insanlar kemer takıyorlar. Bunu biliyorum kemer tokalarının nedeni; kısa yol abi bakkaldan ekmek alacağım tarzı yerlerde kullanılıyor(Evet İstanbul gerçeği).Medyamızda zaten bundan bahsetmiyor. Tepeden bakıyorlar bu ayılar takmaz diyorlar. Bunlar kim bu medyada kimler çalışıyor merak ediyorum. Ama birde işi araştıran nedenini sorgulayan yeni medya var. Bunlar sosyal bilimci mantığıyla kabul etmiyor nedenini araştırıyorlar işte şu linkteki videonun sonlarına neden kemer takmalıyız öğreniyoruz:http://www.teknoseyir.com/25833/araclarda-bulunan-guvenlik-sistemleri-nelerdir/
Buradan bakkala giderken de takmamız gerektiğini anlıyoruz. Havadan bakmasız kanıtlı


(Bize mühendis lazım abi!!)

26 Şubat 2012 Pazar

Önyargı Tel ve Akbaba--------------- Miadı Doldu

Çapa tıp fakültesinde diş teli tedavisi (ortodonti) tedavisi yapılıyor biliyorsunuz. Buranın halk arasında konuşulan olayları çok bekletiyordur (ki doğru) ancak geçen gittiğimde bir pazartesi günü yıllar sonra çağırılmış bir kız gördüm. Yanına bir adam yaklaştı. Bunlar da çok bekletiyorlar sen daha çok beklersin, zaten muamele kötü falan diye zırvaladı durdu ve kart verdi. Sonra kız annesini aradı, oda tamam dedi. Kız oradan ayrıldı.Yazık boşu boşuna binlerce dolar verecek, arkadaşlar dikkat edelim!

  • Tedavi olacağınız yerdeki akbabalara güvenmeyin (açarsak ağzında tel olmayanı dinlemeyin)
  • Ön yargılarınızdan arının...  Ön yargı bu kızın temel problemiydi.
  • Pazartesi kalabalığına aldanmayın.(aslında baya boş bir yer)
Temel prosedürü anlatalım:
  1. 10 yaşında falan gittiniz anormal dişlerinizle gittiniz baktılar. 
  2. Çürük dişlerinizi dolguları falan 15 günde bitirirler ve sizi sıraya koyarlar.
  3. 4-5 yıl sonra çağırırlar. Nöbetçi öğretim üyesi bakar ve herkesi geçirir (acayip bir sorun yoksa)
  4. Sizi bir asistana yönlendirirler
  5. Tedavii!
Son olarak özel de yaptırınca 2 ağıza sahip olmuyorsunuz. Statü de sağlamaz özel... Yalnızca cebiniz boşalır o kadar !





EVET BİR YAZIMIZ DAHA GÖREVİNİ TAMAMLADI.
Yazı artık sadece bir hatıra çünkü geçen yıl geçen yeni yasayla devlet özelde yaptırdığınız ortadontik tedavileri de karşılıyor.

24 Şubat 2012 Cuma

Telefon kamerasından beklenti

Kameralar artık cep telefonlarımızın olmazsa olmazı. Onlarla heryerde fotoğraf çekebiliyoruz.Peki bu kameralarda önemli olan nedir? 
  • kalite mi ?
  • Hız ve kullanışlılık mı ?
Androidin 4.0 ice cream sandwich işletim sistemine zero shutter diye bir özellik ekleyerek ne yönde çalıştığı gösterdi. Hızlan çekelim kolay kullanalım artık işlevsellik ön planda... 
  Kamerası şahane olan Nokia N8 fiyatıyla cep yakıyor. Ki böyle başka model de çıkarmadı. Çünkü maliyetli 

Yani kısa vadede çok iyi kameralı telefon yalan... kaemerasına kanıp telefon almayalım. Rengine kanın ama kamerasına asla!

23 Şubat 2012 Perşembe

Saldır Cimbom Okey Lets Go

Evet bu garip tezahüratı başlık olarak seçme nedenim bunun üzerinden ülkemiz futbolu hakkında çıkarımlar yapmak.
Önce baktığımızda ülkemizi yabancı oyuncu bastığını görmekteyiz. Fransa 2. liginden falan garip garip topçular geliyor. Yabancı artık yerliden ucuz bir hale geldi. Yerli oyuncu enflasyonu oluşmasını önlemek için 6+2+233 falan gibi yaptılar ve böyle garip tezahüratlar ortaya çıktı.
Bu oluşan şey ülkemizin geliştiğini gösteriyor. Futbolsa ülkeden de hızlı gelişiyor , hızlı geliştiği için çalkantılı dönemler yaşanıyor bu dönemler atlatılacaktır.

26 Ocak 2012 Perşembe

Öylesine

  • Kavgada neden hep ağlayan haklıdır.
  • 1 çocuğun görmemişliği nereden mi anlarsınız: sigara içmesinden ve bunu her fırsatta dillendirmesinden.
  • Behzat Ç´nin kitabı varmış.Elimde 2006 baskısıvar. böyle ünlü olacağını bilsem okurdum:)

OKUYACAK BLOG ARIYORUM

Bundan iki yıl önce takip ettiğim bir sürü basketbol bloğu vardı.konyalıportlandlılar,maliano vb hepsi kapandı gitti. Neden kapanıyor bu bloglar neden!!!
Evet sitem kısmını geçip benim tahminlerime bakalım. Biz ne düşünmüştük bu tabletlerle falan blogların okunma oranı artıcak ama öyle olmadığını görüyoruz.Gördüğümüz kapanan bloglar...

Bu iş amatör bir iş ve iş hayatına atılan yazmayı bırakıyor.

Yada artık zaman podcast devri video yorum devri şimdi yazarken düşününce en mantıklısı bu geliyor.

Galatasaray Olimpiyakos

Ben teknik taktik falan bu işlerden anlamam. Onu yapanlar zaten var. ben ise ne gördüm ne sevdim ne gördüm onu söyleyeceğim:

  • Jamon Gordon bu adamı istiyorum abi heryere lazım
  • Bir evren vardı ne oldu ona?
  • Cevher yaşadığını hatırladı.
  • Beko basketbol ligini artık show tv verse güzel olacak