26 Ocak 2014 Pazar

7 Numara vs Beni Böyle Sev

Entrikasız ağlamasız aşk diye başlayan maksatlı dizimiz zaten hepimizin malumu... Bir kere boşlukta çırpınmaya başladım neler olacağını da Biz Bu Filmi görmüştük yazımdan hatırlayabilirsiniz. 7 Numara da 1 nevi zamanının Beni Böyle Sevi olarak yüzeysel bir biçimde açıklanabilecek bir dizi. Bu 2 dizi arasında klasik eski müthiş uçuyor geyiğini yapacağımı sandıysanız yanılıyorsunuz yalnızca bir konuya dikkat çekmek istiyorum.
 7 Numara' nın 11. bölümünde Cansu'nun evlenmesi ihtimaline karşı takınılan tutuma bakın bir de Beni Böyle Sev ' deki fantastik hatta bilimkurgu aşk üstüne gelişmekte olan 1.5 çekirdek aileye.... Neyse linki verip bitirelim:
https://www.youtube.com/watch?v=WD2XElG50dY&list=PLbgQHdBGFwCs5-mNUBSN9D1DhGIWxepBs#t=1992


Belki siz bunu zamanın yapısıyla açıklayacaksınız ancak şimdi üniversite mezunu erkek daha fazla ve üniversite mezunu erkek üniversite terk kız çalışmayan kız ileride modern köleliğe dönüşecektir benden söylemesi....

Son olarak şu 2 diziye bakınca ülke hakikaten muhafazakarlaşmış yahu....

25 Ocak 2014 Cumartesi

Vizyon mu Şekil mi

Yerel seçimlere şurada az bir zaman kalmışken bir şey de biz yazalım:

 Ortalıkta karşılık garip atışmalar bürokrat sürmeler harcamalar... Sen yolsuzluk yaptın hayır en çok sen yolsuzluk yaptın gibi açıklamalar duyuyoruz. Ayy birde yine şu açıklama geyiği hortladı gene ... İnsan bu açıklarım sözlerinden sonra kendini çok yalnız hissediyor.(Gerçekten sosyal bilimcileri buraya çağırıyorum.)
Ancak bu yolsuzluk ıvır zıvır olayları günün sonunda beni (bizi!) etkilemeyecek. Birilerine verilen imar izni beni ilgilendirmez
  Sen de çok gamsızsın diyorsunuz belki şuan hayır aksine.... Ben artık gerçek bir Metropol' de yaşamak istiyorum. İstanbul' un  artık  metropol olmasını istiyorum. Okuyoruz niş (!) dergilerde y kuşağı ehliyet almıyor diye... Nerde o dünya bizde... Otobüslerde diz eskitmeye, İstanbul'u küçük kasaba zannedip derin bir tur attıran fayton ruhlu otobüslere mahkumuz. Mahkumiyetimiz son yıl(lar)da azalmıştı ve daha da azalması için 774km metro hedefi koymuş bir vizyon var şuan...

  Ben son 6 aylık dönemde özellikle ekimden itibaren Başakşehir metrosunu her gün kullandım. Dedim ki gerçekten ehliyet almak aptallıktır. Bu metro benim karakterimi dahi değiştirdi. Haftada bir tatil yapmaktan keyif alan ben tüm okul sezonu boyunca sadece 1 gün devamsızlık yaptım. (Tamam son söylediğimde başka yan etkenler olabilir).... Okula bir kere bile geç kalmadım. Metro medeniyetmiş anladım. Hani derler ya japonlar metroda kitap okuyor çok medeni.... M1'de değil belki ama M3'de gerçekten çok yoğun oranda kitap okuma var. Okuyorlar işte o hiç bir çağın gözbebeği olmayan araba bozması otobüslerdeki tedirginlikten okumuyoruz.  O elitist japonseverlere de sesleniyorum; arabanızda kitap okuyabiliyor musunuz? Ne anca Metro Fm mi....
 Diğer köklü partinin adayı ne diyor. Ben bekliyordum ki metro projesini aynen devir alacağız diyecek. Yerine ne dedi? Biz somut vaatlerin adamıyız dedi. Gözümden düştü.  Trafik sorununu da baştan başlayarak çözecekmiş zaten. Vizyon için bir geçmiş gerekliyse yeni bir şey istemiyorum!

Ziya

Annesi ve babasıyla yaşıyordu hala.... Üniversitede bitmişti ama. Böyle bir hayat istemiyordu küçükken. Yani herhalde istemiyordu. Doktor veya öğretmen olmak istemediğini hatırlıyordu , astronot olacak kadar maceraperest değildi, futbolcu olmak için tembeldi. Belki de hiç düşünmemişti. Sonra matematik dersinde düzenli olarak hayal kurma demesini hatırladı.
   Hayal kurmuyordu zaten . Kaçıyordu tam tersine hayallerinden sonradan anlamıştı. O an belki futbol düşünüyordu.  Oysaki futbol belgesellerini de izliyordu. Franco'nun halkını futbolla uyuttuğunu biliyordu. Kendini zeki hissediyordu belki evet insanlar zekileşir ya zaten yıllar geçtikçe.... Bunu o mu söylüyordu. Kardeşinin telefon numarasını  bilmeyen adam....
   Rafine zevkleri olduğunu düşünüyordu, kitap okuyordu. Bunu bağıra bağıra belirtiyordu. Harry Potter' dan tut Talihsiz serüvenlere kadar far edememişti ama zamane insanı her şeyi vasıfsız filmlerden öğreniyordu. 2 saatte bir filmini izleyip seninle Harry Potter hakkında nitelikli (!) konuşmalar hatta tahminler yürütüyordu zavallı. Ona zavallı diyordun ama sen evinde pineklerken o kimbilir nerededir. Zeki zannederdi kendini o ama sadece seviyesiz iyi kalpli bir kurnazdı. Evet anlamıştı sonunda kurnaz olmamasının cezasını çekiyordu....

22 Ocak 2014 Çarşamba

Adam Olamayacak Çocuk 2---- O ŞİİRLERKİ

Yine Kar
Bembeyaz taneler
Düşüyor başıma
Kaplıyor caddeleri sokakları
Bembeyaz Örtü

Yine kar yağdı
 İçimizi sevinç kapladı.
 Tek bir kötü yanı
 Okulların tatil olması.
                         Anıl KAYNAR ,Florya Koleji, 2005
OKUL DEYİNCE AKLIMA
Okul deyince aklıma
Kitaplar, Kalemler, silgi
Öğretmenim gelir.
Okul deyince aklıma

Okul Deyince aklıma
Sıralar, masalar, arkadaşlarım
Okul deyince aklıma
 Gelir bunlar.

Okul deyince aklıma
Matemaatik, Türkçe
Okul deyince aklıma
Fen, sosyal gelir.
                   Anıl KAYNAR, Florya Koleji, 2004

23 NİSAN
Çocukların bayramı
Geldi o 23
23 Nisan

Bu bayram bizim
Her şey bizim
Bugün mutlu olun çocuklar
Çünkü bizim bayramımız
               Anıl KAYNAR, Florya Koleji, 2005


Herkes yazmıştır Böyle şiirler ilkokul zamanlarında....  O zamanlar bize angarya olarak gelerek bu uğraşa şimdi tebessümlerle bakıyoruz ve hatta   keşke daha fazla yazsaydım diyorsunuz. İçerik olarak şiirlerim pek bir yavan biliyorum. Bu yüzden şiir yazmıyorum artık şiir yazınca sığ oluyor. 3. sünde olgunlaşmamış denemelerle (komposizyon yoksa essay mi) görüşmek üzere!