23 Ekim 2014 Perşembe

Notthlarrr


  • Futbol gerçekten bitmemiş Galatasaray-Dortmund maçının olduğu gün (dün) saat 20.40 Yenibosna Metro bomboştu. Futbol kitlelere hakikaten bir yerlere süreklemiş ama otobüsle gidilmeyen bir yerlere!
  • İyice odun oldum dostlar,okuduğum tek düzenli yayın Penguen ve Cafcaf. Bu arada Müslüman Genç Kızın hayata Tutunma Rehberi güzel olmuş. Birde adamların hakikaten bizden olduğunu Penguen çalışanları gibi tuhaf tipler olmadığını hissetmek gerçekten güzel oldu. Yaşasın Küfürsüz mizah!
  •  Hayat Yokuşu'nun yeni Ayfer'i bizim Sihirli Annem Ceren olmuş. Yok hakikaten o olmuş hatta daha da mı küçük!
  • Dizi yazmak bloggerlık değildir diyen bir ben kaldım bir de rüzgar!Bende mi bu işe girsem? Akrananilla bir de Kanald dizisi yazdık mı değmeyin hitimize.
  • O kadar Mühendislik okuyorsun hala blogger'ı niye kullanıyorsun diyen arkadaşlara da cevap verelim: Blogger sadece bir cms değil (Ay neler öğrenmişsin sen çocuk). Aynı zamanda bir topluluk bir kaynak bir yol. Topluluk olayı google'da üstte çıkmak olarak algılamak gerçekten çok yanlış. Sonraki blog hizmeti için bile blogger'da yazmaya devam edebilirim. Bir de eğer kendi kurduğum bir Wordpress blogda yazıyor olsaydım yazdığım tarihlerin güvenilirliği olmazd ama blogger sayesinde saatine hatta dakikasına güvenilen bir tarih sistemine sahibim. Bunun yanı sıra Wordpress gibi cms'lerin asıl gücü yazı değil. O yüzden yazdığınız yazıları gelişigüzel istifliyor, bloggerda ise düzgün şeklinde saklanıyor. Bir de özgüven eksikliği var tabi ezelden. Wordpress kursam çöker, bozulur, veri kaybolur falan gibi şeyler beni sadece korkutmuyor aynı zamanda caydırıyor da.
  • Metrobüs gerçekten salak bir şeymiş. Bir şey nasıl hep dolu geçebilir yahu. Acelem olsa kesin karakolluk olurdum. Neyse yine özgüven eksikliği kurtarıyor beni aynasızlardan.
  • Geç verilen cevaplar köşesine yazmayı planlıyordum ama aynı insana üst üste geç verilen cevap vermek yerine bir Erhan Güleryüz şarkısı ile yanıt vermeyi tercih ettim. Ne mi şarkı tabi ki çocuğum   https://www.youtube.com/watch?v=NfMyZjzWOIU
  • Bütün Kahramanları Fos çıkar insanların demek istiyorum öff yine Erhan Güleryüz etkisindesin Anıl git bir uyu!
  • Yazılarımda deli gibi hatalar olduğunu gördüm. Hiç mi söylenmez. Gerçekten yazılarımı kimse okumuyor mu?
  • Yedi Güzel Adam'ın acilen bitmesi gerekiyor. Gazı bayağı bir kaçtı. Ama gözüken o ki küçük çaplı bir Leyla ile Mecnun vakası yaşayacağız galiba:  http://cepli.blogspot.com.tr/2013/12/ben-ozlemedim.html
  • Vizeler dolayısıyla iki hafta daha buralar çorak olabilir ancak dönüşüm muhteşem olacak. Yeni şiirimsiler hazırlıyorum. Haydi hayırlısı!
  • Yazılımcı podcastleri hakikaten berbat oluyor yahu. Daha konuşmaktan aciz adamların tek başına şov yapma çabaları sadece acınası oluyor. Bari yalnız başınıza yapmayın.
  • Yazdığım yazılardan özel okula karşı olduğumu düşünenler olmuş. Çok yanlış. Benim bugünlere gelmemdeki en büyük etken o okullardır. En basitinden FK'nın Tenefüs Dergisi olmasa şu an bu satırları yazıyor olmayacaktım. Bana içimdeki sevgiyi ve nefreti veren okullarıma sevgim sonsuz. Yalnız o yeni binayı hiç yapmayacaktınız.
  • Yıllardır memur olmayacağım diye çırpınırken Kpss'de de (çalışmadan) iyi denebilecek (belki de denemeyecek) 86,3 puan yaptım. İyi bir yere atanmam zor gözükse de zabıt katipliği sigorta gibi karşımda duruyor. Zor iş yok yok yapmam. Yapmam dedim ya!
  • Bu yıl Nba 2k'yı henüz oynamaya başlamadım. Manager desen yok. Telefona bile oyun indirmeyeli yıl oldu. Galiba yaşlandım.
  • Usb bellek önemliymiş yahu Cloud Mloud bir saatten sonra sadece angarya olmaya başlıyor. 
  • Twitter'ı Pucca ve Sevim Gözay arası Ahmet Ümit retweeti olarak algılmaya başladım. İMDATTTT!!!!!!
  • Wonderkid'liğimiz geçmiş arkadaş prime'mızdada değiliz biz neyiz ki şimdi.
  • Nba'de San Antanio hayatta şampiyon olamaz bu sene diyorum ve Oklohoma'ya selam çakıp huzurunuzdan ayrılıyorum.

12 Ekim 2014 Pazar

Şamar Oğlanı

Yine Florya Koleji zamanlarından yine orta birin yarısını ve orta ikinin bir kısmını içeren bir iç karartıcı anıya hoş geldiniz. Böyle yazılar yazmayı sevmediğimi biliyorsunuz ama şartlar bunu gerektiriyor. Bende yazmak isterim sosyal psikoloji veya c programlama ile ilgili yazı ama olmuyor işte. Buna mahkumsunuz (Kim mahkum be!Kendi kendine konuş sen.).
    İstanbul'a gelene kadar hiç küfür duymamış bir çocuktum (Gebze'nin çok nezih bir yer olmasından değil yaşam küçük olduğundan.). Buraya ayak bastıktan sonra bazı kelimelerle karşılaştım. Etkileşimde olduğum yaşıtlarımın belli başlı kelimeler ile karşılaşınca bir birine saldırdıklarını gördüm. Topluma uyum sağlama davranışı sergileyerek ben de o kelimeleri kullanmaya ve hatta belli başlı kelimeler duyunca arkadaşım dediğim insanlara saldırmaya başladım. Çok fazla böyle kelime kullanmıyor ve belki sadece bir kere saldırıda bulunmuştum. Derken annemin ve babamın telkinleri ve kendi anlayışım gereğince küfür etmemeye ve küfür karşısında tepki vermemeye başladım.
     Kendini ne güzel övüyorsun, sen çok zekisin; dediğiniz buradan duydum. Bunun bir erdem yada başarı olmadığını belirterek anlatmaya devam ediyorum. Başlarda güzel gidiyordu elbette. Anıl yalan söylemez, güzel konuşur gibi çeşitli hurafelerle bile karşılaşmaya başlamıştım. Derken  bir gün üst sınıf ile basket oynarken bir adamın bana okkalı bir küfür etmesi ve benim her zamanki gibi sessiz kalmam ile her şey değişti. O an tepki vermememe daha da sinirlenen çocuğa karşısı girdiğim inanılmaz büyüklük hissi yaşayacağım belki de son büyüklük hissi olacağını bilsem daha da üzerine giderdim. O günden kısa sürede adım küfür edildiğinde tepki vermeyen çocuğa çıktı (Tabi ki onlar böyle söylemiyor yerine başka bir kelime kullanıyordu.).
     Önceden bu yüzden beni seven insanlar aynı nedenden hor görmeye başladı. O söyledikleri kelimenin anlamındaki iğrenç şeyin etkisi idi bu elbette. Sonuç olarak yakın arkadaşlarım da dahil olmak üzere neredeyse bütün orta okul ve orta okula yakın çocuklar durduk yere bana küfretmeye başlamışlardı. Durum öyle tuhaf bir hal almıştı ki serviste günaydından sonra ilk duyduğum kelime çoğu zaman bir küfür oluyordu. Bu durum belki baş edilebilir olabilirdi ancak yerleşen algı gerçekten iğrençti. Ben de bu iş böyle gitmez diyerek bir gün küfür bana küfür eden (fazla iri olmayan ama benden büyük) çocuğa çattım. Akabinde insanlara küfür etmeye başladım. Küfür etmek konusunda çok da başarılı olmadığım pek fazla dağarcığım ve rol modelim olmadığı için belkide ettiğim küfürler bağlamsız ve eğreti duruyor ve gerçekten iğrenç duruyorlardı. Bunun farkındaydım ama sürekli küfür edilen şamar oğlanı çocuk olmaktansa küfürbaz çocuk olmak algı açısından daha iyiydi. Kısa sürede eski halim unutuldu ve kaba, küfürbaz çocuk olarak nam saldım. Hala yalan söylemez diyorlardı ama ilginç. Artık küfürlere karşı gereksiz fazla tepki veriyordum. Bu yüzden de çeşitli şakalaşıyorduk ya sen naptınlar duyduktan ve anlayışsız damgasını da yedikten sonra tam bir ergen olma vaktimin geldiğini anlamıştım ve bir süre daha bağlamsız küfürler etmeye devam etmiştim.
Peki size ne öneririm:
    Eğer 11-12  yaşlarında bir çocuksanız ve böyle bir durum ile karşılaşırsanız hemen küçük tepkiler verin. Asla tepkisiz kalmayın. Küfür etmek zorunda değilsiniz. Küçük düşürücü bir cümle onu hak ettiği yere gönderecek ve sizi öne çıkaracaktır. Küçük fiziksel temaslardan kaçınmayın. Bu şekil yoğun toplumsal hareket görüyorsanız ise bir büyük olay çıkarın yumruk,tekme ağzını yüzünü dağtın. Bu şekilde artık küfür etmeden yaşama özgürlüğüne kavuşmuş olacaksınız (Ay kız küfür etsen daha iyi şiddet küfürden kötü.Hayır değil!).
   Çocuğunuzun böyle bir durumla karşı karşıya kaldığını düşünüyor iseniz ona sakın küfür etme falan gibi talimatlar vermeyin. Kötü söz sahibinindir falan demeyin. O çocukları fazla ciddiye almamasını ama tepkisiz de kalmamasını söyleyin. Çocuğunuzun sınıfından bir kız çocuk ile yakın arkadaşlık kurmasını sağlayın mümkünse.
   Küfür gerçekten büyük bir problem haline geldi toplumumuzda. Türk filmlerinde sadece küfür edilince gülen, küfür bir kültürdür,küfür en eski lmladır diyen insanlar olduk. Böyle olmak zorunda değiliz ve ne pahasına olursa savaşmaya devam etmeliyiz. Onların küfürleri varsa bizim ince göndermelerimiz var. Pek Yakında gibi bir aile dramasında bile dakikayla sayarak (10 dakikadır küfür yok hemen yolla bir tane) küfür edilirken bu zor ama biz zaten zoru severiz. Daha iyimser bir yazıda görüşmek üzere.
     

10 Ekim 2014 Cuma

Ağa

Sükut ön büyük güçtür derler. Bizi susarak tartışılabileceğini söylerler. İsyan isimli suskunlar çıkarırlar karşımıza. Kahramanları suskundur romanların, filmlerde suskun kızlar sevilir. Böyle mi olması gerek peki. Susmamız mı gerek. Susmak mıdır erdem gerçekten. Susmak en kolay yalandır herkesin söyleyebildiği ve belki en kolayıdır her zaman ama ya susmazsan.
     Bir çok büyük yazarın susma dönemi vardır. Yıllarca yazmazlar. Zannederler ki onlar kitaplarıyla,yazılarıyla konuşan insanlardır. Onlar sadece önlerindeki toplumu görüp görebilecekleri muhtemel tepkiyi göz önüne bulundurarak konuştuklarını yazmama kararı almışlardır. Toplum çok önemlidir. İnsan hayatının vazgeçilmezidir. Sistemi karmaşık gibi görünmesine rağmen oldukça ilkeldir. Sözü dinlenenler ve sözü dinlenmeyenler vardır temelde toplumda. Sözü dinlenenler grubu insanlara farklı şeyler söylemeyen gruptur. Temelde iyilik, çalışkanlık kavramlarına sarılırlar. Bu insanların büyük sözler ettiklerini çok büyük yazarlar olduğunu düşünebilirsiniz. Yanlıştır bunlar politikacılardır. Daima kazanmak gibi bir huyları vardır.
      Sözü dinlenmeyenler ise büyük yazarlardır. Onların kelimeleri ağır gelir yukarıdakilere ve yanlardakilere... Modern dünyanın delileridir yazarlar onlardan politikacı falan olmaz. Gidip en güçlüye en çok sözü dinlenen adama laf ederler. Söyledikleri sözün doğruluğunun hiç önemi yoktur. Ne yaparlarsa yapsınlar linç edilmeye yenilmeye mahkumdurlar. Düşmanları olsun istemezler başta sonra ise neden düşmanım yok diye dövünürler. Herkesin bir ağası vardır evet onların da vardır sözünü dinledikleri bir ağası. Kim olduğu önemli değildir bu ağanın. Ağası onu fark etmez. Ağası zaten ya yaşamıyordur yada onunla doğrudan iletişimi yoktur.
      Bazıları tartışma kültüründen falan bahseder öyle bir şey yoktur. Sadece ağanın tepkisi karşısında konum almak vardır. Tartışman belirli kalıplar dışına çıkamaz. Temelde aynı şeyler söylenir. Yine politikacılara laf atılır onların kölesi olunduğu bilinmeden. Politikacının gücünün yasa, polis,asker olduğunu zannederek çeşitli ahkamlar kesilir. Politikacının gücü sözünü dinletebilmektir. Dalga geçilen insan politikacı olamaz.
     Politikacı tabirimin gerçek anlamıyla hem de biraz soyut bir anlamda kullandığımı anlamışsınızdır. Her küçük topluluk kendi ağaları ve insanları vardır ama peki yazarları var mıdır? Sanmam. Size önerim ağalara laf etmeyin laf ederseniz de Ayna'dan bir Tek Tabanca dinleyin:
https://tr-tr.facebook.com/video/video.php?v=10150358028937728

 Ben mi ben yılmadım, yorulmadım, bozulmadım bu savaştan. Yontulmadım ama size bunu öneremem!

5 Ekim 2014 Pazar

Nootlar(Paslanmış Kalem)


  • Okulun başlamasıyla yağmur sezonunun başlaması aynı tarihlere denk gelince yeni bir ortama giren mutsuzlar ordusuna bir romantizm katıldı. Haydi hayırlısı
  • Üniversiteyi abilerimiz yüzünden arada bir gidilen rahat ortam olarak gören neslimizin gidip sosyoloji veya gazetecelik gibi bölümler okumasını öneririm.
  • Bana yıllar önce hedeflediğim okul Kabataş diyen arkadaşımın hakikaten Kabataş'tan mezun olduğunu öğrenmek! Bazıları şanslı oluyor be!
  • Bir yıl aradan sonra matematiğe dönmek hakikaten zor olabiliyormuş. Siz siz olun Mühendisliğin zorunlu hazırlık sınıfında okurken bir yandan matematik çalışın.
  • Metrobüs'te tanıdığım hiç bir insanı görememem bir tesadüf olabilir mi sizce? Bence olamaz!
  • Bu yıl yeniden bir şeylerde aciz olduğumu hissettim. En son böyle hisler içinde olduğumda pek de hoş olmayan şeyler yaşamıştım. Ama bu sefer geçen seferkinden daha kibirliyim ve ne hikmetse her zamakinden daha çalışkanım.
  • Auzef 'te Sosyal Psikoloji dersinde video ve ses dosyasının olmaması insanın canını sıkıyor.
  • Otobüste bir şeyler okumak iyi ama en fazla 40 dakika da ineceğim durağa ulaşan otobüste bölünmüşlük insanı mahvediyor. 
  • Metrobüste bir sene aynı sınıfta okuduğum salak bir insanın evleneceği haberini duymam da manyaklık. Dinleme insanları mutlu ol. Hakikaten 20 yaşında insanı garip duygular içine sokuyorsunuz. Dur Birazzzzz!
  • Evliliğin ilk gece hakkını elde etme anlaşması olduğunu düşünen insana sosyolog mu denir? Hayır biraz düşünen insan denir. Hani nerede ailenin kutsallığı?
  • Tüketmenin çalışmanın zıttı olduğunu düşününce karşımıza kapitalizm çıkıyor. Ben demiyorum bu sefer!
  • Alın Yazım dizisindeki Melek karakteri Asya'dan büyük mü küçük mü anlayamadım. Amerika'da üniversite okuyup geldiğini zannederken burada vizelere çalıştığını görmek insanı şaşırtıyor. Melek, Asya'dan büyük gibi geliyor. Bir yandan da öyle olsa dizi biter diyerek bu saçma sapan itirafımsı şeyi bitiriyorum.
  • Bir ara hatırlatın bu yazıyı yakayım. Çok kötü oldu be hakikaten paslanmışız. Neyse büyük projeye son 20 ay!
  • Blogda yazmayınca roman yazmaya başlamadım yada saçma sapan bir firmanın halkla ilişkiler departmanına girmedim rahat olun. EYLEMLERİM SÜRECEK!!!!!!
  • Görsel tasarım çok önemli kardeşlerim!
  • Bazen Dostoyevski blog yazsa okunmazdı diye düşünüyorum. Evet okunmazdı. Ahmet Ümit'in twitterında Dostoyevski şimdi yaşasaydı isimli yazıya yapılan; Senin kitapların okunmazdı söyleyişinin sadece cahillik koktuğunu düşünüyorum. Belki de sadece kendimi avutuyorum ama her şeyin bir zamanı gibi bir dede cümlesi söyleyerek bitireyim.
  • Twitter'a çok şey yazmak istiyorum ama dava açarlar korkusu her an içimde. Yazıp yazıp siliyorum Twitterda
  • Pucca Ceri ile evlenecek miymiş? Yapılır mı bu salaklık Pucca. Neysee bana ne!
  • Şunu anladım ki Türkiye'de şu an alınacak güzel notebook yok. Hep aynı terane. 2.5 kilo ayıcık laptoplar ve şekilsiz tabletimsiler. Nerede bir Vaio Pro Ultrabook... Ekonomimiz hakikaten kötü durumda ben bunu anladım ve evet hala daha bir notebook'um yok. (Laptop mu diyeydim.)
  • Her şeyin önüne post getirmeye çalışma görgüsüzlüğünü yapmak istiyorum ama çene kondisyonum yetersiz!
  • Her şeye rağmen yazmayı özlemişim. Tabi bir de yemekhaneden yemek yemeği. Neyse hatlar karıştı...
  • Kaç gün yemekhanede yemek yedim Bir gün kazan pilavı yiyemedim. Neyse Yenibosna'da seyyar pilavcı var.
  • Metroyu gerçekten özlüyorum. En azından Florya'dan geçmiyordu.
  • Lisedeki Hamidiye poşetli çocuk olarak bilinirken yeni okulda herkesin elinde Hamidiye su olması insanı şaşırtıyor.
  • Bu ara sürekli Ayna'nın Tek Tabanca şarkısını dinliyorum. Dostum hiç iyi değilsin! 
  • Aramızda Kalmasın isimli magazin konuşulan bir program ortaya çıktı.  Jess'in bu sefer baş aktör olduğunu görmek biraz tuhaf olsada Funda denen kadından hiç bir şey olmaz.
  • Neyse paslı halimizle uzun uzun yazıp kendimizden soğutmayalım. Yarın görüşmek üzere