TRT'de yayınlanan Leyla İşe Mecnun dizisinin mecnunu Ali Atay meğerse hakimmiş. HSYK ' nın bu gün yayınladığı kararname 'de İzmir tayin edilen Ali'nin 37 bin sicille 36 yaşında olması onun dahiliğini bize kanıtlar nitelikte....
Birde link verelim ctrl+f yazıp aratın
http://www.hsyk.gov.tr/duyurular/2012/haziran/2012-yaz-kararnamesi.pdf
13 Haziran 2012 Çarşamba
Hayat Kime Güzel
Evet sonunda iğrenç mevzumuz kadın programlarının bitmez reyting kaynağı boşanma (evlilik) sonunda gerçekleşti. Nazlıcan ile Halis toprak boşandı. Her zaman gördüğümüz bu fırsatçı kız da mağdurum falan diyerek para almaya çalıştı. Avukatlardan Seda Sayanlara koştu. 10 milyon tl nafaka ve aylık 60000 tl nafaka istemişti. Ama ne yazıkki nafaka olayı tutmadı. Bu ilizyonik rakamlara ulaşamadı ve dava sonucunda 200 bin tl karşılığında nafaka olayı bitecek. Evet böylece kolaydan para kazanmak, mağdurum ayakları vb artık para etmeyecek.
( Abi haberin doğrusu ne; bazısı ayda 6000 tl verecek diyor, bazısı 6000 tl veriyordu artık 200 bin tl verip işi kapatacak diyor. Bende bana mantıklı olanı yazdım diğer ihtimal pek popilist geldi, İğrenç internet haber sitesi yazarları yorumlasın onu :))
( Abi haberin doğrusu ne; bazısı ayda 6000 tl verecek diyor, bazısı 6000 tl veriyordu artık 200 bin tl verip işi kapatacak diyor. Bende bana mantıklı olanı yazdım diğer ihtimal pek popilist geldi, İğrenç internet haber sitesi yazarları yorumlasın onu :))
4 Haziran 2012 Pazartesi
SAÇMA PORTRELER-1- FEN ÖĞRETMENİ
Merhaba benim adım Mustafa...32yaşında , kendi halinde, pek kimsenin dikkatini çekmeyen hatta hiç kimsenin dikkatini çekmeyen görünmez adamım adeta....
Okul yeni başlıyor eylül gizemli bir şekilde mutsuzluk ayıdır. Şarkılar kasım der ancak asıl yas eylüldedir. İnsan tatilden eylülde de döner. Okul eylülde açılır. Eylül olmak isterdim aslında kimsenin sevmediği ama onunla birlikte olmak zorunda olduğun şey...
Eylül olmak için yaşayan insanlar var dünyada benim gibi ... Yegane amaçları sevilmemek ama mecbur olunmaktır . Bundan ciddi zevk alırlar. Mutsuz oldukları zannı vardır halk arasında ama buda yanlıştır bence... Ee tabi yanlıştır diyeceğim ; bu benim düşüncem. Bende bunu uygulamaya çalışıyorum kendimce. Bunu öğretmenken yapmak gerçekten kolay (bizlerin maaşları az ama etkileri çoktur.).
Aslında öğretmen de olmak istemiyordum. Ben futbolcu olmak istiyordum. Evet basit futbolcu neden mi sevgi falan değil idolleşme, dinlenme , izlenme , beklenme ; güçleri yüzünden. Evet dikkat çekmem dedim ya ondan ama yeteneğim yoktu ve olamadım. Bende yine mecburi bir saygının duyulacağı bir meslek seçtim. Seçimim doğru gibi gözüküyordu. ODTÜ İlköğretim Fen Bilgisi öğretmenliği... Tavsiye edilmez ama ben seçtim ve herkesten farklı olduğumdan(projeler hariç) sevdim. Ne diyordum evet saygı mevzu başlarda gittiğim özel okullarda gerçekten saygı duyuluyordum notları istediğim gibi verebiliyordum taki SBS belası gelene kadar... Okul puanı gelmişti ve benim saltanatım bitmişti okul yönetiminden ciddi baskılar aldım not vermek hususunda ve mecburen belkide savaşma isteği içimde olmadığından savaşmayı bıraktım. Öğrencilerimde beni zaten pek sevmez anlattığım şeyler eğlencelidir ama ben sıkıcıyımdır.
İşte yeni bir yıl daha böyle başlıyor aaa bir çocuk bana kötü kötü bakıyor. Evet anladım beni bekliyormuş. Dergide gördüğü bir şeyi soracakmış evet hayat güzel galiba....
(Bu arada devlette çalışmama nedenim de tayin korkusudur. Doğudan korktuğumdan değil değişiklikten korktuğumdan... Ankara' dan hiç ayrılmadım hayatım boyunca)
Okul yeni başlıyor eylül gizemli bir şekilde mutsuzluk ayıdır. Şarkılar kasım der ancak asıl yas eylüldedir. İnsan tatilden eylülde de döner. Okul eylülde açılır. Eylül olmak isterdim aslında kimsenin sevmediği ama onunla birlikte olmak zorunda olduğun şey...
Eylül olmak için yaşayan insanlar var dünyada benim gibi ... Yegane amaçları sevilmemek ama mecbur olunmaktır . Bundan ciddi zevk alırlar. Mutsuz oldukları zannı vardır halk arasında ama buda yanlıştır bence... Ee tabi yanlıştır diyeceğim ; bu benim düşüncem. Bende bunu uygulamaya çalışıyorum kendimce. Bunu öğretmenken yapmak gerçekten kolay (bizlerin maaşları az ama etkileri çoktur.).
Aslında öğretmen de olmak istemiyordum. Ben futbolcu olmak istiyordum. Evet basit futbolcu neden mi sevgi falan değil idolleşme, dinlenme , izlenme , beklenme ; güçleri yüzünden. Evet dikkat çekmem dedim ya ondan ama yeteneğim yoktu ve olamadım. Bende yine mecburi bir saygının duyulacağı bir meslek seçtim. Seçimim doğru gibi gözüküyordu. ODTÜ İlköğretim Fen Bilgisi öğretmenliği... Tavsiye edilmez ama ben seçtim ve herkesten farklı olduğumdan(projeler hariç) sevdim. Ne diyordum evet saygı mevzu başlarda gittiğim özel okullarda gerçekten saygı duyuluyordum notları istediğim gibi verebiliyordum taki SBS belası gelene kadar... Okul puanı gelmişti ve benim saltanatım bitmişti okul yönetiminden ciddi baskılar aldım not vermek hususunda ve mecburen belkide savaşma isteği içimde olmadığından savaşmayı bıraktım. Öğrencilerimde beni zaten pek sevmez anlattığım şeyler eğlencelidir ama ben sıkıcıyımdır.
İşte yeni bir yıl daha böyle başlıyor aaa bir çocuk bana kötü kötü bakıyor. Evet anladım beni bekliyormuş. Dergide gördüğü bir şeyi soracakmış evet hayat güzel galiba....
(Bu arada devlette çalışmama nedenim de tayin korkusudur. Doğudan korktuğumdan değil değişiklikten korktuğumdan... Ankara' dan hiç ayrılmadım hayatım boyunca)
ADAM OLAMAYACAK ÇOCUK
POLONEZKÖY
GEZİSİ
Bu gezi turistik
amaçlı 1 gezi değildi.Yeryüzü şekillerini tanımak için düzenlenmiş geziydi.Bu gezide birçok bilgi
edindik.Şimdi bu gezide
öğrendiklerimi derledim.
Başta Polonezköy’e gittik.Orada temiz hava aldık ve rehberimiz bize
oraya niye Polonezköy dendiğini
anlattı..Neden mi?Osmanlı Devleti zamanında
Polonya bize
boyun
eymiş.Sonra Polonya işgal
edilmiş.Bu yüzden Osmanlı’dan toprak
istemiş.Onlara
Polonezköy’ü vermişler.
Sonra
Şile’ye gittik.
Orada ŞİLE FENERİNİ
gördük.Bu fener yaklaşık 150 yıllık bir fenermiş.
Sonra Ağlayan kayaları gördük.Bu kayanın niye bu isimde
olduğunu merak etmişsinizdir. Niye
mi ? çünkü ölen gemicilerin eşleri burada yas tutuyorlarmış.
İstanbul
boğazının kaç kilometre olduğunu merak ettiniz mi? Tamı tamına 31 km.
Ömerli
barajı İstanbul ‘un en büyük su arıtma tesislerinden biridir. Tabii ki sadece
su arıtmamaktadır. Biliyor musunuz
Ömerli barajı istanbul’un tamı tamına % 47 sine su sağlar, ve o su içilebilir
durumdadır. Şimdi suyun nasıl evrelerden geçtiğini öğrenelim. Biliyorsunuz ki
akarsuların suyu genellikle kirli olur ve kirliliği katı maddeler yapar. Bu
katı maddeler çok küçük olduğundan direk olarak su üstüne çıkmaz. Bunun için
bazı evrelerden geçer, bu evrelerden birincisi havalandırmadır. Havalandırmada
oksijeni eksikse oksijen konur, başka bir şeyi eksikse o tamamlanır. Bu
evrelerden biri de klorlamadır. Klorlama sadece Ömerli barajının içinde yapılan
klorlama değildir. Her ilçe kendi içme
suyunu tekrar klorlayarak evlere gönderir.evinizdeki sudan günde 400 numune
alındığını Biliyor muydunuz.
Eğlenceli
olduğu kadar öğretici de olan gezimizin sonuna gelmiştik, çok şey
öğrenmiştik.
Gezi otobüsümüzle yolda şarkılar söyleyerek okulumuza,
oradan da servisle evimize geldik. O gün çok yorulmuştuk ama bu gezi her şeye
değerdi…
Yazan ve fotoğraflayan
ANIL KAYNAR
Florya Koleji 4/A sınıfı öğrencisi
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)