Senin sayende anaokuluna da gitmiştim. Bizi her gün okula baban bırakırdı. O sert denen adamın gerçek yüzünü bana göstermiştin. Seninle ben daha orada birbirimize düğümlü olduğumuzu anlamıştık. Baban seni bir sonraki yıl koleje vermesini bu yüzden istemedin. Bütün arkadaşlarım devlette demişsin haksızlık yapmışsın kendine çünkü senin tek arkadaşının ben olması gerçekten imkansızdı. Sonuçta ilkokulda da bereberdik buna bakmalıydım ben.
Bu bir roman olsa ilkokulda sıra arkadaşı olurduk. Ama biz değildik işte. Hatta ben seninle beraber görülmekten utanırdım. Bu yüzden seninle bir sokak ötede buluşur kimse görmeden eve giderdik. Hiç ses etmezdin. Avucumun içindeydin hayatımın çoğunda olduğu gibi. Tıpkı babamın anneme söylediği gibi ben olmasam 3 aya ölürsün sözünün realitesini yaşıyordum hayatta. Annene çok imreniyordu annem onun gibi olmak isterdi. Bilmezdiki oğlu o kadının kızına bağırıyor ve o oğluna biat ediyordu.
Orta 2'den sonra sıra arkadaşı da olmuştuk. Yine baskın taraf bendim ama sende eski ürkekliğini atmıştın. Hala beraber okuyorduk ama sen başarılı bir öğrenciyken ben sınıfın vasatını ancak yakalayabilen bir insandım. Ne ara okuduğunu bilmediğim bir sürü kitap okuyordun. Kitap okumak benim neyime diyordum. Sen herkes kitap okur diyordun. Ben ise hiç kimse dünyalarımız aynıydı ama ayırımı başlatan bu olmuştu. Birde tabi Lise giriş sınavları... Sen ildeki fen lisesine giderken bana dümdüz lise kalmıştı ilçede. Ayrılacağımızı öğrendiğin de ilk defa birbirimizi sevdiğimizi itiraf etmiştik. Irtibatı koparmamalıydık. Koparmadıkta beraber kararlaştırdık. Birlikte doktor olacaktık. Senin sınıf arkadaşın yoldaşın Rabia da bunu istiyordu. Bizimle aynı mahallede oturan bu kızdan oldum olası nefret etmiştim zaten.
Tam doktorluk umudumu dersler ve deneme Sınavlarıyla kaybetmişken, babanın ağır bir trafik kazası geçirmesi beni kurtardı. Baba mesleğine yönelmene yol açan bu kaza seni okulun son yılında yine benimle aynı okula düşürdü. Sen istediğin Hukuk'a gittin. Banaysa bölümüm dolayısıyla matematik öğretmenliği düştü. Aynı ilde olmamıza rağmen biraz uzaktık birbirimize. Artık ev arkadaşın olan Rabia evlenmemizi önerdiğinde sırf Rabia önerdi diye karşı çıkmam hayatın bir cilvesiydi sadece.
Okul bittiğinde artık evlenmemiz için hiç bir mani kalmamıştı. Ailelerimize açtık bu olayı. Bunu beklediklerini söylediler sonunda dediler. Çeşitli konuşmalar yapılırken şu askerliği aradan çıkartayım diye askere gittim. Döndüğümde evlenmiştin. Anneme sorunca onlar bize uygun değildi dedi. Annesi de biz uygun değildik deyince zamanın sadece bazıları için değiştiğini anladım. Şimdi sıra seninle konuşmaya gelmişti. Ama sen telefonlarımı açmıyordun. Sonunda ısrarlarıma dayanamayıp beni rahat bırak ben artık evli biriyim diye mesaj attın. Seni bırakamadım ki. İstanbul'da bir özel okulda işe girip sana ulaşma çabaları gösterdim. Beni 20 yıllık arkadaşını sattığı adamdan sadece nefret ediyordum. Olmazdı bensiz olamazdı. Onun evlenmesinden 1 yıl 3 ay sonra Rabia ile evlendim. Neden mi Rabia...!
Sen bensiz olamazsın
Benim de olamazsın artık
En yakın arkadaşınla evlendim
Bana kızdın mi?
Sadece sana yaklaştım
Bundan önce telefonlarımı açkazken
Şimdi hafta sonları beraberiz
Benden bıktın mi?
Biliyorum bıkamazsın
Çünkü sen Rabia ile
Bende Berker ile geçiriyorum vaktimi
Nefret ettiğin adam dostun olur mu?
Olmaz olur mu?
Senin için her şey olur
Umudumu ne mi
Emekli olunca aynı yerde yazlık almak
O adam sana bakmayı kesince sana bakmak
Etrafta genç güzel kızlar kaynarken sana bakmak
Onun değil ancak ve ancak benim haddim olabilir
Beraber ekmek alırız belki
Çiftli okeyde hep eş olacağız ama
Onun sözünü isterim
Gerçeğimiz oyun olur
Oyun olursa gerçeğin
O zaman yaşamaya başlarsın
Demek isterdim ama
Şu ana kadar yalan yazmadım!
(Biraz fikir zorbalığına ara verdim umarım beğenirsiniz Anıl Kaynar)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder