5 Ekim 2014 Pazar

Nootlar(Paslanmış Kalem)


  • Okulun başlamasıyla yağmur sezonunun başlaması aynı tarihlere denk gelince yeni bir ortama giren mutsuzlar ordusuna bir romantizm katıldı. Haydi hayırlısı
  • Üniversiteyi abilerimiz yüzünden arada bir gidilen rahat ortam olarak gören neslimizin gidip sosyoloji veya gazetecelik gibi bölümler okumasını öneririm.
  • Bana yıllar önce hedeflediğim okul Kabataş diyen arkadaşımın hakikaten Kabataş'tan mezun olduğunu öğrenmek! Bazıları şanslı oluyor be!
  • Bir yıl aradan sonra matematiğe dönmek hakikaten zor olabiliyormuş. Siz siz olun Mühendisliğin zorunlu hazırlık sınıfında okurken bir yandan matematik çalışın.
  • Metrobüs'te tanıdığım hiç bir insanı görememem bir tesadüf olabilir mi sizce? Bence olamaz!
  • Bu yıl yeniden bir şeylerde aciz olduğumu hissettim. En son böyle hisler içinde olduğumda pek de hoş olmayan şeyler yaşamıştım. Ama bu sefer geçen seferkinden daha kibirliyim ve ne hikmetse her zamakinden daha çalışkanım.
  • Auzef 'te Sosyal Psikoloji dersinde video ve ses dosyasının olmaması insanın canını sıkıyor.
  • Otobüste bir şeyler okumak iyi ama en fazla 40 dakika da ineceğim durağa ulaşan otobüste bölünmüşlük insanı mahvediyor. 
  • Metrobüste bir sene aynı sınıfta okuduğum salak bir insanın evleneceği haberini duymam da manyaklık. Dinleme insanları mutlu ol. Hakikaten 20 yaşında insanı garip duygular içine sokuyorsunuz. Dur Birazzzzz!
  • Evliliğin ilk gece hakkını elde etme anlaşması olduğunu düşünen insana sosyolog mu denir? Hayır biraz düşünen insan denir. Hani nerede ailenin kutsallığı?
  • Tüketmenin çalışmanın zıttı olduğunu düşününce karşımıza kapitalizm çıkıyor. Ben demiyorum bu sefer!
  • Alın Yazım dizisindeki Melek karakteri Asya'dan büyük mü küçük mü anlayamadım. Amerika'da üniversite okuyup geldiğini zannederken burada vizelere çalıştığını görmek insanı şaşırtıyor. Melek, Asya'dan büyük gibi geliyor. Bir yandan da öyle olsa dizi biter diyerek bu saçma sapan itirafımsı şeyi bitiriyorum.
  • Bir ara hatırlatın bu yazıyı yakayım. Çok kötü oldu be hakikaten paslanmışız. Neyse büyük projeye son 20 ay!
  • Blogda yazmayınca roman yazmaya başlamadım yada saçma sapan bir firmanın halkla ilişkiler departmanına girmedim rahat olun. EYLEMLERİM SÜRECEK!!!!!!
  • Görsel tasarım çok önemli kardeşlerim!
  • Bazen Dostoyevski blog yazsa okunmazdı diye düşünüyorum. Evet okunmazdı. Ahmet Ümit'in twitterında Dostoyevski şimdi yaşasaydı isimli yazıya yapılan; Senin kitapların okunmazdı söyleyişinin sadece cahillik koktuğunu düşünüyorum. Belki de sadece kendimi avutuyorum ama her şeyin bir zamanı gibi bir dede cümlesi söyleyerek bitireyim.
  • Twitter'a çok şey yazmak istiyorum ama dava açarlar korkusu her an içimde. Yazıp yazıp siliyorum Twitterda
  • Pucca Ceri ile evlenecek miymiş? Yapılır mı bu salaklık Pucca. Neysee bana ne!
  • Şunu anladım ki Türkiye'de şu an alınacak güzel notebook yok. Hep aynı terane. 2.5 kilo ayıcık laptoplar ve şekilsiz tabletimsiler. Nerede bir Vaio Pro Ultrabook... Ekonomimiz hakikaten kötü durumda ben bunu anladım ve evet hala daha bir notebook'um yok. (Laptop mu diyeydim.)
  • Her şeyin önüne post getirmeye çalışma görgüsüzlüğünü yapmak istiyorum ama çene kondisyonum yetersiz!
  • Her şeye rağmen yazmayı özlemişim. Tabi bir de yemekhaneden yemek yemeği. Neyse hatlar karıştı...
  • Kaç gün yemekhanede yemek yedim Bir gün kazan pilavı yiyemedim. Neyse Yenibosna'da seyyar pilavcı var.
  • Metroyu gerçekten özlüyorum. En azından Florya'dan geçmiyordu.
  • Lisedeki Hamidiye poşetli çocuk olarak bilinirken yeni okulda herkesin elinde Hamidiye su olması insanı şaşırtıyor.
  • Bu ara sürekli Ayna'nın Tek Tabanca şarkısını dinliyorum. Dostum hiç iyi değilsin! 
  • Aramızda Kalmasın isimli magazin konuşulan bir program ortaya çıktı.  Jess'in bu sefer baş aktör olduğunu görmek biraz tuhaf olsada Funda denen kadından hiç bir şey olmaz.
  • Neyse paslı halimizle uzun uzun yazıp kendimizden soğutmayalım. Yarın görüşmek üzere

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder