9 Haziran 2014 Pazartesi

Bir Hümanistin Doğuşu

Uyandı. Kalkmak için zaman harcamasına gerek yoktu çünkü uyandırılmamıştı. Yıllardır uyandırılmıyordu zaten. Uyandırılmayı özleyeceği hiç aklına gelmezdi. Neyse dışarı çıkmalıydı işe geç kalacaktı yoksa. İşe hiç geç kalmazdı bu uyandırılmayan adam  Hızlıca giyinip asansörü beklemeye başladı. Ah şu sabah asansörleri bir sürü yapmacık gülümseme ve günaydın sözcükleri... Sıkıcı ve yapmacık her şeyden önce ikiyüzlü. Neyse gülümsemesini takınıp günaydınını söyledi. Bir görevden daha ötekileşmeden çıkmıştı.
    Arabası vardı. En iyi araba denilen cinsten; şirket arabası vardı yani. Bakımı ve diğer şeyleriyle uğraşmadığı için memnundu. Bakıma götürmek bir şey değilde oradaki insanlarla kurulan yapmacık yakınlıklardan korkuyordu. Evet korkuyordu yada korkmuyordu sevmiyordu bu durumu işte... Sevmemesi içim korkmasına ihtiyaç yoktu ki.
    Arabayı çıkardı siteden çıkmasıysa o kadar kolay olacağa benzemiyordu. Okul servisleri her yanı sarmıştı. Bir insan neden çocuğu olmasını ister ki. Bir sürü ne yapacağını bilmeyen şaşkın mahluk. Her yandalar... Buradan bir an önce kurtulmalıyım. Site güvenlikçilerine selam vermeden geçmeyi başarı olarak addediyordu.  Başarısız da değildi ama böyle şeylere başarı diyordu işte. Yola çıkmıştı artık. Yolu biraz uzundu. Bunu o istemişti. Mortgage denen o saçmalığa kapılmamış kirada oturuyordu. İş yerine yakın bir yerde aynı kirayla oturabilirdi. Trafik iyi geldiği için değil erken giderse milletin derdini dinleme olasılığından korkuyordu. Bir sürü gerizekalının aptal hezeyanları bunlardan bana ne diyordu. Yada belki karşılıklı reflü katalizörü poğaça çay yemek salaklığına düşeceği için korkuyordu.  Bu insanlar ne istiyorlardı acaba daima acı çekmek mi ? Belki...
    Işıklara geldiğinde reklam panolarına baktı. Hiç adeti de değildir. Panolardaki aptallıklar ona hitap etmez zaten.  Bu sefer üstünlük hissiyle bakıyordu. İstanbul Shopping Fest, Mall of İstanbul, Cevahir... Bir sürü muhafazakar eğlence mekanları yazılıydı. Buralarda hafta sonları yapılabilecek tek şeyin terlemek olduğunu biliyordu. Fest'in anlamı da gece 2'ye kadar açık olmasıymış iyi zeki insanlar daha az terleyecek dedi.
    Keyfi yerine gelmişti. Telefonunu açmayı düşündü. Sonra annesini hafta sonu aramadığını hatırladı. Neden aramamıştı, bir sürü temenni duyma sıkıcılığından kaçmak için elbette. Yalnız yaşama sebebi de buydu belkide bir yığın garip temenniden uzak olmak. Sevmiyor muydu insanları acaba? ''Nereden geldi bu aklıma şimdi'' dedi. Sevmeyi düz algılamıyordu ki o ne saçma...
   İş yerine gelmişti. Arabasını görevliye teslim ettikten sonra odasına doğru gitmek üzere asansöre bindi. Şans eseri boştu asansör. Şanslı günümdeyim diye düşündü. Odasına çıktı. Kapıyı açtı. Bilgisayarını açtı ve görevinin değiştirildiğini gördü. Kabaca istifa et de tazminat vermeyelim diyordu. Oysa 8 yıldır burada çalışıyordu. Yaşı 37 olmuştu nasıl iş bulacaktı artık. Bitmişti yani. Yumruklarını sıkıp ağlamamaya çalıştı. Sonra gerekli işlemleri yaptıktan ve eşyalarını topladıktan sonra çıktı. Taksi çağıracaktı. Vazgeçti. Neden otobüs kullan mıyorduki? Şoför'e para vermeye çalışınca arkadaki bir adam ona akbil bastı. Yabancısın galiba dedi. Ne güzel bir insandı bu böyle. Onu hiç tanımadığı halde yardım etmişti. Küçükken izlediği çizgi filmleri hatırladı. O belli motivasyonları olmadan iyilik yapan insanları hatırladı. Kadercilik buydu işte insanların kolektif iyilik ihtiyacı...
    Otabüste oturduğu semtin adı yazıyordu ama o semtin kendi evine en uzak yerinde durdu. Eskiden olsa uzak kelimesi yerine alakasız kelimesini kullanırdı ama hiç bir şey bağlantısız değildir ki insanlar için. ''Buradan yürümeme sebep olduğu için bu otobüsü sevdim'' dedi. Kuşların cıvıldayışını, kedilerin tedirgin bakışlarını gördü. Ne asil hayvanlar diye düşündü. Onların sesleri ona mutluluk veriyordu. Gülümsemeye başladığını farketti. Asansörde karşılaştığı adamlardan birini yolda gördü. İşinin burada olmadığını biliyordu. Odamı onunla aynı gün işten atılmıştı. Gülümseyerek ''Merhaba'' dedi, ''hayrola'' diye ekledi. İşten atıldığını söyledi adam. Ne olduğunu anlamadan kendini yola attı adam. İntihar girişimiydi bu.  Başarılı da olmuştu kendini öldürmüştü. O an her şeyi anladı. Yaşamayı seviyordu. Yada ölmekten korkuyordu. Bu artık başarısız, ezik, silik bir hayat geçirecek olmasına rağmen ölmeye cesaret edemeyişinin sonucuydu. EVET HÜMANİST OLMUŞTU ARTIK!
 Devam Edecek

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder