21 Haziran 2014 Cumartesi

Ön yargı mı Son yargı mı tehlikeli?

İnsan hafızasının düz ve yanılmaz olduğunu düşünürüz biz insanlar. Gözümle gördüm, kulağımla duydum; gibi şeyler söyleriz. Zamanla düşüncelerimizi, insanlara bakış açılarımızı bu hafıza parçalarıyla yaparız. Hafızamıza çok güveniriz. Tek dostunun hafızası olduğunu düşünen insanlar dahi vardır. Peki hafızamız gerçekten yanılmaz ve kesin gerçek midir? Hafıza bizi eğer yanıltıyorsa biz ne yapacağız? Tabi ki her light yazar gibi böyle bir şey varsa nasıl kendi lehimize kullanabiliriz?
    Hafızamızı psikologlar çeşitli türlere ayırmışlardır. En basit olarak uzun süreli ve kısa süreli bellek olarak herkes bilir. Kısa süreli bellek bu yazının konusu değil. Uzun süreli bellek bilgileri anlamsal olarak saklar. Çeşitli anlamlar yükler nesnelere. Bazı insanlar ezberlerken kodlama tekniğini kullanır ki bu sağlıklı ve uzun süreli olan yöntemdir hafızamızın çalışma prensipleri göz önüne alındığında. Yani uzun süreli hafızada hafızada bilgi yorumlanıp anlamlandırılırken kısa süreli bellekte yorumlanmadan kullanılır. Gözünüzle gördüğünüz şeylerin doğruluğun zaman geçtikçe azalması bundan kaynaklanmaktadır. Ben gözüme güvenirim diyen insanlar anı yaşayan unutkan insan olmazlarsa çok ciddi psikolojik problemlerle karşılaşabilirler(karşılaşmaya da bilirler!).
    Yıllardır görmediğiniz ama bir zamanlar yakın arkadaş olduğunuz bir kimseyi düşünün. O kişi düşünceleriniz keskindir. Değil mi? Ya çok iyi insandı dersiniz yada yokluktan takıldığım kalitemin bir olmadığı vasat bir insan dersiniz (narsistlikle alakası yok merak etmeyin). Bu durum belleğiniz çeşitli anlam katmanlarından geçip keskinleşmesi (vividleşmesi) sonucu. Episodik belleğimiz sağ olsun bu duruma yol açar ama bu etki her zaman kötü değildir. Yaşadığınız güzel günleri daha da güzel olarak hatırlamanıza yol açar. Olayda küçük önemsiz aksaklıkları görmezden gelen episodik hafızanız ki buna otobiyografik hafıza da deniyor (2'side birbirinden türkçe maşallah!) size berrak güzel anılar bırakır. Geçmişte yaşayan insanlar aslında haklıdırlar yani. Geçmişte yaşayan insanların çok büyük anılara ihtiyacı yoktur aynı sebepten dolayı çünkü onları keskinleştiren bir epizodik belleğe sahiptirler.
     Peki hafızamızın güvenilirliğini nasıl sağlayabiliriz. Öncelikle hafızanıza fazla güvenmeyerek başlayın. Bulduğunuz ilk fırsatta önemli olduğunu düşündüğünüz şeyleri yazın. Yazmak hem anının (düşüncenin) değiştirilebilirliğini azaltacak hem de zihninizde değişse bile kağıt üzerinde değişmesini önleyecektir. Günlük tutmak çok işinize yarayabilir (Tamam sen kaybeden haftalık yaz).  Mümkün olduğunca sık aralıklarla anılarınızı düşünün. Aralıkların artması bozulmayı arttıracaktır. Başkalarıyla beraber ortak anılarınızı 3. kişilere anlatırken mümkün olduğunca yavaş konuşun ve mümkünse arkadaşınızı pek dinlemeyin! Bunları yaparsanız büyük ihtimal daha mutsuz bir insan olursunuz ama hafızanız diğer insanlardan daha güvenilir olur ama kesin doğru mudur? Tabi ki hayır.
      Peki biz bunu nasıl kullanabiliriz. Bununla diğer insanları nasıl etkileyebiliriz. Burada hemen bir Ayna şarkısı alalım  https://www.youtube.com/watch?v=tde4vNoOags   . Ne diyor Erhan abimiz: ''Ayrılık görmüş aşklar kolay yıkılmaz diyordum.'' Burada hemen episodik belleğimizin anılarımızı keskinleştirme olayını hatırlayın. Eğer uzun süreli bir ayrılık yaşayıp yeniden bir araya gelirseniz bu keskin anılarınız size karşınızdaki insan hakkında gerçek olmayan bir mükemmellik algısı ve size bazı şeyleri görmezden gelme güdüsü katar. Tabii ki Severek ayrılmak şartıyla. Ama bu keskin durumlar sizi o insana karşı daha da tahammülsüz yapabilir. Unuttuğunuz kötü yönlerini hatırlamanız çok yıkıcı olabilir. Ama kısa vadede mükemmel çift olursunuz o da benden söylemesi. Eğer doğru davranışlarda bulunabilirseniz insanları aslında olmadığınız şeylere inandırabilirsiniz. Taklitçiler en başarısız taklitlerini gösterinin başında yapar çünkü ileride yaptıkları mükemmel taklitler sayesinde başarısız taklitleri de keskinleşmenin etkisyle mükemmelleşir ve biz Cem Karaca taklidi yapamayan süper taklitçilerle karşılaşarız. Özel olarak Cem Karaca taklidini izlemeye gitmemişsek adam çok iyi taklit yapıyor yaptıkları taklitlerden biri de Cem Karaca taklidiydi o zaman adam iyi Cem Karaca taklidi yapıyor diyoruz. Sahnede bireysel performans sergilerken buna dikkat etmek kolaydır en azından bir arkadaş ortamında grup konuşması yapmaya göre. Arkadaş ortamında ise mümkün olduğu kadar sessiz kalmamaya çalışın tek bir cümle kuramasanız dahi söylediğiniz (aynen,öyle mi, cidden mi, vay,öhö,hapşu,peçeteyi uzatır mısın, eee napıyon, demek öyle, hahaha) gibi efektlerle ne çok konuşuyor bu çocuk yahu tepkisi alabilirsiniz. Yada dürüst olarak görülmeniz için büyük olaylar dürüst olmanız yeterlidir, küçük olaylar zaten büyükler tarafından yenilir.
    Uzun lafın kısası hafızanızda çok güvenmeyin ama güvenilmez olarak da yaftalamayın. Geçmişte yaşayan insanlara kızmayın çünkü onları doğru olanı yapıyorlar ve çok iyi olarak hatırlamak isterseniz bir şeyi o şeyi fazla düşünmeyin ve Unutmayın İLK ÖPÜCÜK O KADAR DA GÜZEL DEĞİLDİ.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder