17 Haziran 2014 Salı

Kamu Stopu 1

Ne güzel bir gün demişti. Kalkmıştı erkenden artık yaşı 18 olmuştu lise mise kalmamıştı. Aylardan haziranda olmuştu. Kafası rahattı yani. Günlerden de pazardı Haziran ayından sıcak bir pazar. Hafta sonları erken kalkmasının şartlı refleks olduğunu hatırladı. Lise 1'den beri saat 7'den 9'a kadar araba kullanırdı. Bunu neredeyse bütün haftasonları yapardı. Neden yaptığını da bilmiyordu. Belki yalnız kalabildiği yegane yer olduğu için belki de araba kullanmayı sevdiği için...
    Neden 7'den 9'a kullanmalıyım ki dedi. Yakalansam bir şey olacak. Hem beni niye yakalasınlarki. Zaten savcı, polis kalmadıki ülkede taşınmaktan laf yemekten yapabildikleri bir şey kalmadı. Zaten son düzenlemeyle sadece suç üstü yakalananlar tutuklanıyor diyorlar. Polislere zaten rüşvetçi derler. Rüşvet haktır zaten böyle durumdaki adamlara... Zaten benim gibi gence ne yapacaklarki, biz de zaten hep geçiştirme,hoş görme vardır. Bunları düşünüp bugün Basın Ekspress'te hız yapmanın tam vaktidir,dedi.
    Ehliyet nasıl alınır umrunda bile değildi. Ne yapacaktı ki onu zaten böyle ülkede ne düzenliydi ki o düzenli olsun. İndi aşağı çıkardı arabayı. Ver elini Yeşilköy diyordu. Saati 8.30'u geçmişti. Hafta sonu Power Turk'te 80 saniyede dünya turu var mı acaba, diye düşündü. Okul servisi alışkanlığı Basın Ekspress ve Power Turk.... Açmadı o günler geride kalmıştı artık.
     Basın Ekspress yolu o kadar boştu ki. Altındaki çift debriyajlı otomatik vitesli arabayla 160 basması işten bile değildi. Babasıyla da burada hız yaparlardı. Güneşli'yi görmeden geçtiğini farketti. Güneşli lüks sitelerinin ve gecekonduların bir arada yaşadıkları küçük bir Türkiye portresi.  Nasıl insanlar yaşıyor acaba burada, dedi.
    Hız yaparak havuzlu kavşağa ulaşmıştı. Ama daha hızını alamamıştı. Gerisin geri hızla dönmeye başladı evine doğru. Güneşli'den gelirken önüne bir şey çıktı. Sol şeritten gidiyordu çarpmamak için sola kırdı ve tabiki 110'la o şeye çarptı. İlk şoku atlattıktan sonra hasar almış arabasından indi ve herhalde büyük bir köpek diyerek et yığınına yaklaştı. Bir insan olduğunu gördü. Şimdi hatırladı Basın Ekspress'teki intihar haberlerini, arabanın önüne atlama suretiyle kendilerini dünyadan uzaklaştırmaya çalışan insanları... Genç te değildi adam.
    O sırada yanında bir arabanın durduğunu farketti. Tahmin ettiği arabaydı. Polis arabasıydı evet. Ehliyetimi sordu 2 polisten genç olanı o yok ama para var dedi. Gülmekle yetindi genç polis bir cinayeti 400 lirayla örtmeye çalışmak da zaten böyle şanssız adamlara düşer dedi. Ehliyetin yoksa cezan çılgınca artar dedi diğer polis. Kendinden beklenmeyecek sululukta bu cümlesi onu ümitsiz bir rahatlığa itmişti. Ağırlaştırılmış müebbet yiyebilirsin dedi genç polis ama ehliyetin olsa yada adam ölmese her şey çok farklı olurdu diye de ekledi. Gençliğinin son günü bir haziran pazarıymış dedi ve kelepçeyi taktı.  Basın Ekspress'te olmasa şu olay adam ölmese benim ehliyetim olsa... Bir şey farklı olsa hayatı devam edecekti ama kader ağlarını örmüştü. Suç üstünün tanımı olmuştu belkide. Babası üstlenir miydi acaba cinayeti... Hayır tabiki de onun bakması gereken bir ailesi vardı onunsa artık kimsesi yoktu keşke tek çocuk olsaydım dedi. Son düşüncesi bu oldu sonra bir anda uykuya daldı. Belki de Son rahat uykusuna...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder