3 Temmuz 2014 Perşembe

Haber ve Fısıltı yada İlgi

Hepimiz artık iyi birer haber okuyucusuyuz. Etrafımızda bir çok haber var. Haber okumayı seviyoruz ve haberlerdeki olaylardan gerçekler diye bahsediyoruz. Garip garip adamların ütopik haber etiği söylemlerini dinliyoruz. Her an son dakika gelişmelerine bakıyoruz. Uzun lafın kısası haberle yatıp haberle kalkıyoruz peki bizi ne bu hale getirdi eskiden de böyle miydik ve haber gerçekten önemli bir şey mi? Bu sorular ışığında haber kavramına bir giriş yapalım.
    Haber kavramı bir çok dilde yeni (new) kökünden gelmektedir. Bu kelimenin (news) ilk kullanıma 14. yüzyılda başladığı söylenebilir. 14. yüzyıldaki feodal ortamda nasıl bir yeni veya haber diyebileceğimiz bir şey çıkar  diye söylediğinizi duyar gibi oluyorum. Bu zamanda haberle amaç insanı haberdar etmek değil etkilmekti. İnsanlara düşüncelerini şekillendirme yöntemi olarak kullanılıyordu yani haberler. Ancak bu feodal dönemden önce de haber kavram olarak olmasada fiilen vardı. Bülten olarak adlandırılan bu nesneler halkı gerçekten katıksız bilgilendirmek amacı taşımaktaydı ve olabildiğince yorumsuzdu. Bu bilgiler tabi ki devlet kaynaklı vergiye zam, hırsıza dayak, isyancıya ölüm ailesine paket program tarzı şeylerdi.  Bu dışarıdan dayatılan şeylerin dışında bir de insanın anlatma aktarma ihtiyacından doğan fısıltı gazetesi mevzu vardı. Bu fısıltı gazetesi denen mefhum insanlığın her döneminde var olmuş ve var olmaya devam edecektir. Bunnla çeşitli efsaneler, önemli olaylar, belli başlı mevzular bahsedilmiştir. Bu fısıltı gazetesi hakkında insanlar fısıltı gazetesine çeki düzen verilirse şimdiki bildiğimiz haber ortaya çıkar deniliyor. Mantıken doğru ama haberin yorumsuz ve bayağı yapısının fısıltı gazetesinden kaynaklandığını düşünmek ne kadar doğru olabilir? Bence olamaz. Hatta biraz daha ilerlersek haber fısıltı gazetesinin etksini yok etmek Güç odağı tarafından geliştrilmiş insan yapısına aykırı bir oluşumdur. Neyse bu sadece benim fikrim.
     Haber kavramı merkezi devletlerin etkisini artmasıyla şimdiki şeklini aldı diyebiliriz. İnsanın ilgisinin yakın çevresinden başka yerlere kaymasıyla da açılanabilir bu. Tabi bu ilgi kayması da yine merkezileşme, tek tipleşme ile açıklanabilir.  Artık insanlar aynı şeye ağlayıp aynı şeye üzülüyorlar. Eee bunda ne var ki hepimiz insanız dediğinizi duyar gibi oluyorum. Ancak buradaki sorun bu olayın yine devletin (gücün) çıkarına kolayca hizmet edebilmesi. Ülkemizde hep söylenir; şöyle şöyle şeyler olurken senin düşündüğün şeye bak yada bak haline şükret Somali'de millet aç.... Bunun gibi argümanlar kullanılarak insanın silikleşmesi kötü hayatına kanaat etmesi sağlanır. Bunu haberciler elbetteki bilerek yapmaz ama çark böyle kurulmuştur mutlaka güce hizmet etmelidir haber.
      Peki insanlar niye haber okur. Eski çağlarda buna zorunluydular tamam. Peki ya şimdi. Şimdi ise sadece meraktan. Duyarız televizyonu açta ne olmuş bakalım. Ne olduğu önemlidir. İnsanın o doymak bilmez merakını kullanır. Bunu siyaset haberi veya vali kararnamesiyle mi sağlıyor? Tabii ki hayır. Bilim haberleri, icatlar, magazin,sokaktaki amca ne diyor mevzu, moda denen çiğ eğlence gibi şeylerle sağlıyorlar. Ama sonunda tuhaf bir şekilde akılda kalan o sıkıcı siyasi haberler oluyor. Çünkü bu haberleri anlamak için bir ilgiye gerek yok. Bu ilgiye gerek olmama durumu halkın bu konular etrafında konuşmasını doğuruyor ve bu ilgiye gerek olmayan şeye gereğinden fazla ilgi gösteriliyor. Bilim haberlerini de insanların dikkatle okudukları 7'den 70'e (77 miydi) herkesin okuduğu şeyler ama kullanılan kelimeler ve bilimin doğasından gelen süreç sıkıcılığı yüzünden gereken ikincil ilgiyi (aralarında konuşma) gerçekleştiremiyor. Uzun lafın kısası insan toplum içinden dışlanmamak için de haberle haşır neşir olur ve genelde siyasi içerikli haberi konuşur. İkincil ilgi haberin okunmasının temel nedenidir. Bu ikincil ilgi yüzünden insanlar hep çok satanları okur (Best Seller).
     Eskiden insanların ikincil ilgiyi düşünmesine gerek yoktu. Bu kavram o zamanlar işlemiyordu. İnsanlar gündelik rutinlerine o kadar bağlılardıki sadece bunları konuşuyorlardı. Bir tek o zaman garip kültür uyuşmazluğı boşanmaları yaşanmıyordu. Toplumsal sınıflar kesin bir şekilde ayrıydı ve ikincil ilgiye ihtiyaç yoktu. Ama haber o zamanlar şimdi olduğundan daha elzemdi.
     Uzun lafın kısası haber şu anda eski manasıyla önemli değil ancak oluşturduğu sosyalleşme ve ikincil ilgi kavramıyla insanın insan gibi yaşamasında hiç olmadığı kadar önemlidir. Zamanın ruhunun haber aracılığyla aktarıldığı da gerçek olabilir ve haberler toplumun normlarını gerçekten belirlerler yada öyle umalım(bkz. kadına şiddet).
    Son olarak insanın dikkatinin azalması da habere altın çağını yaşatan etmenlerden biridir. İnsanlar artık bir deneme okumak yerine sonu başı belli kısa fazla yorum gerektirmeyen haberleri okumayı tercih ediyorlar. Deneme kitapları pek satmazken almanak denen ucubelerin satıldığını görüyoruz. Dikkat azalması bizim anlayış ufkumuzu daraltıyor evet doğru. Belki bundan yüzyıl sonra o çok sevdiğimiz birey roman dahi okuyamayan (ki roman da bazen haber haber üstüne az aşk şeklinde yazılabiliyor.) her şeyin bölünüp sindirildikten sonra verilmesini isteyen özetçi nesneler olucak ve birey olmaktan oldukça uzaklaşacak. Evet bir karamsar yazımızın daha sonuna geldik. Haberler hakkında yazdığım başka bir yazı ise:
http://cepli.blogspot.com.tr/2014/03/cakma-bulgar-zorlama-italyan-bilim-adam_16.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder