16 Ağustos 2014 Cumartesi

Fark ve Şans

Bildiğiniz gibi geçen yıl üniversite okumaya başlamıştım (Istanbul Üniversitesi Bilgisayar müh İÖ). Üniversite tercihimi bu yönde kullanmam beni derin bir ümitsizliğe sevk etmişti. Sabahtan akşama çalışıp yine de işlerini yetiştiremeyen karşısındaki insanla 2 kelime etmekten aciz kalacak zavallı bir insan olacağımı düşünüyordum. O iğrenç hiç bir şeyden haberi olmayan insanlardan biri olup çıkacağımı düşünüyordum. Yaklaşık 8 yaşımdan beri hayalini kurduğum yazmak tutkusunun yok olacağından hiç şüphem yoktu. Uzun lafın kısası kendimi düz adam sınıfının üyesi yapmıştım bile kafamda. Bu kadar ümitsizliğe düşmüşken bir ilan gördüm.
     İlanda sınavsız 2. Üniversite diyordu. Hemen ayrıntılara baktım. Coğrafya,tarih,sosyoloji, felsefe,işletme. Bu bölümler 2. Üniversite olarak okunabiliyordu. Ben de hemen oturtmaya çalıştığım düz adamlık aklımla; burada işletme okurum mezun olunca mba yapmış gibi olurum, ceoluk için kapılar açılır gibi her erkek mühendislik öğrencisinin edeceği klasik argümanlarla bu işe girdim. Ama sonra içimden bir ses bu senin kurtuluşun olabilir Anıl dedi ve konuyu anneme açmam ile sosyoloji oku demesi bir oldu. İşletme kadar maddeci olduğunu düşündüğüm bir sosyal bilim. Üstelik içinde her zaman insan var. Bir de söylemesi gerçekten havalı olur.  benim gibi bir şeyler anlatmayı seven insanların böyle ilgi çekici şeylere her zaman ihtiyacı olur. Macera da aradığım için yazıldım auzef sosyolojiye. 
      İlk dönem derse konsantre olmakta gerçekten zorlandım. Çoğu zaman dersleri boşladım. İhmal ettim ödevleri çoğu zaman. Yine mümkün olduğunca bakmaya çalışıyordum Cumartesi günleri. Vizelerden bir şekilde geçmiştik ama finallerin şakası yoktu. 3 dersten kalmış birini re ucundan geçmiştim. Sosyal bilimlerin bana göre olmadığını düşünmeye başlamış ve sosyolojiyi bırakma kararı almışken (bir de İngilizce ara dönem muafiyetinden kalmışken) bloğumdaki eski yazıları okuyayım dedim ve aman Allah'ım dedim. Yazdığım yazıların kalitesi ciddi şekilde artmıştı. Önceki yazılar orta okul öğrencisi yazısı gibi dururken yeniler lise öğrencesi seviyesini tutturmuştu. Bir örnek:

 http://cepli.blogspot.com.tr/2013/12/ack-radyo-yu-istanbul-un-hic-bir.html
http://cepli.blogspot.com.tr/2012/02/saldr-cimbom-okey-lets-go.html

      Kullanılan kelime havuzu pek gelişmemesine rağmen okunurluk artmıştı. Yazılar fazla uzamamıştı ama belli bir uzunluk her yazıda sağlanır olmuştu. Bu durum gerçekti. Ben gelişmiştim. Bunu İngilizce yapamayacağına göre (yoksa yapar mı o an öyle düşündüm.) bu sosyoloji kaynaklı olmalıydı. Evet bu benim gerçekten kurtuluşum olabilirdi. Tatilde sosyoloji kitapları çeşitli felsefi metinler okudum ve kaldığım derslere çalıştım. 2. Dönemin başlamasıyla hadi Anıl'ım bu sana verdiğim son şans dedi içimdeki düz adam bende gerçekten bir şeyler yapmaya başladım. Hazırlık sınıfındaki bana olan algı bile değişti. Konuşma tarzım özgüvenim günden güne arttı. Blogda düzenli olarak yazmaya başladım. Blogdaki yazıların kalitesi gün geçtikçe artiyordu. Kalitem artiyordu galiba. Artık söyleyecek daha çok sözüm yazacak daha fazla fikrim vardı. Bunu bana Auzef Sosyoloji'nin sadece bir yılı yapmıştı. Önümde daha yıllar var kim bilir ne hale geleceğim. Arkadaşlar bana bazen soruyorsunuz 2. Üniversite okunur mu diye, size topluca bir cevap vereyim işletme okumayacaksanız okuyun. Sosyolojiyi herkese öneririm. Mezun olunca iş hayatınıza doğrudan bir katkısı olmayacağı kesin gibi ama katkısı emin olun işletmeden fazla olacak. Prezentabl işletme okumak ile olmaz. Sosyoloji okunur yani. Kalırım ölürüm diye korkuyorsanız normal Üniversitenin finallerinden sonra bunun bütleri yapıldığı için aradaki zamanda kolaylıkla kaldığınız derslere çalışabilirsiniz. Ben okul olmadan da okur öğrenirim dıyorsanız sizi sadece kıskanırım ve önünüzde eğilirim. Ama  yapamayacağınıza da bahse girerim. 
 2. Dönem bloğumu okuyan ama okuduğunu söylemeyen bir arkadaşım okuduğunu itiraf ettikten sonra yazıların çok sığ demişti. Onu söylediğinde yüzüme bir üzüntü maskesi geçirmiştim ama içim içimi yiyordu. Evet eski yazılarım çok sığdı ve bir iki soru sorarak son yazılarımı okumadığını farkettim. Tespitim doğruydu bunu bir yabancının yüzüme söylemesi de doğru yolda olduğumu hatırlattı. Teşekkürler dobra arkadaş. 
        Son olarak düz adam, beyinsiz adam olmaktan ölesiye korkan insanlarsanız sizi de beklerim yanıma efendim. Sözel bir bölüm okuyorsanız çok elzem  değil (hukuk dahil) ama sayısal (özellikle mühendislik) okumanız sizi çok farklı yönlere savuracak. Son olarak bir Yeşilköy Anadolu Mottosu yazalım:
Farkınız Varsa fark edilirsiniz. 


Not:Auzefin diğer bölümlerini ayrıntılı olarak bilmediğim için onları öneremedim. O bölümleri oranın öğrencilerinden dinlemeniz daha doğru olur der ve çekilirim.

Son olarak 2011'den 2014 doğru blogumu okuyun fikirleriniz netleşecek. (Adam olmuşum zannediyor ama 100 kez son olarak yazdı bunun okuduğu okuldan hayır...)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder