15 Ağustos 2014 Cuma

İnsan Nasıl Değişir-----3------ Sorumluluk çakışması

6. Sınıfa gidiyordum bu olayı yaşadığım zaman. Hayatımın en popüler dönemini yaşıyordum. Çılgınca sorumluluklar alıp çoğunun üstesinden geliyordum. Hayatımda ilk defa yanına oturulmak istenen çocuk olmuştum. Münazara ekibine bile almışlardı (!) !!!!!????!!! O kadar fena bir durumdaydım. Bildiğin popüler olmuştum be! Bu durumun yıllarca böyle gideceğini düşünüyordum belki de giderdi ama ard arda yaşadığım olaylar hayatımın bu şekilde gelişmeyeceğini söylüyordu. Hadi anlatmaya başlayalım:
    Yaşlı matematik hocamızın öğretmenliği bırakmasıyla bize yeni bir matematik hocası gelmişti. Bu öğretmen sinirli yapısı ve ödev verir yapısıyla ahalimizi şaşkına çevirmişti. Yaklaşık bir asırdır ödevlerini okulda topluca yapmaya alışmış topluluğumuz bu durumdan kollektif çaba sayesinde pek etkilenmemiş görülüyordu. Taa ki koronun 23 Nisan provaları başlayana kadar. Hoca ödev konusunda rekorlar deniyordu. Bir gün sevgili müzik hocamız öğle tenefüsünde arkadaşlarını topla prova yapalım dedi. Bende ilk iş olarak olarak onlara prova olduğunu söyledim. Onlar da tamam gideriz dediler taa ki öyle teneffüsünde sevgili arkadaşımın uzun matematik ödevini hatırlayana kadar. Hepimiz bir ikilem içinde kalmıştık. Ya bu ödevi yetiştirecektik öğleden sonraki derse yada koro provasına gidecektik. Ben provaya gitmek yönünde fikir belirtsemde çoğunluğun ödev demesi ile ödeve yöneldim. Koronun 8 üyesi ve diğer arkadaşlarla ödevi yetiştirdik. Ders sonrası sevgili müzik hocamız sınıfa teşrif etti. Niye gelmediniz prova vardı deyince bizim haberimiz yoktu dediler. Ben nasıl olur ben söyledim hatta gidip gitmemeyi istişare yaptık deyince yok öyle bir şey dediler. Kendilerini kurtarıp beni yakmışlardı yani. Beni harcamışlardı. Insanın iğrenç faydacı yüzünü ve her sözlerinin altında bir plan olabileceği gerçeğiyle yüzleşmiştim. O günden sonra bir daha duyuru yapmamaya ve ödevimi asla birileriyle yapmama kararları aldım. O kararları hala uygulamaktayım ama bu olayın yıkımın sadece başlangıcı olması ise insanı gerçekten meraklandırıyor.
     Türkçe dersinde hoca yıl sonu bir ödev verdi. Gruplara bölünecek ve küçük bir tiyatro oyunu yazıp oynayacaktık. Bunu duyan herkes Anıl bizim gruptansın dedi tek tek. Bende bir şey söyleyemedim. Özgüvenim tamdı hepsine ayrı ayrı oyun yazıp bunların birinde oynandım. Öğretmenin de grupları yazılı olarak verin demesiyle biraz daha rahatladım. Herkes yazıp verdi. Hoca Anıl'ı 4 kere yazmışsınız deyince oklar bana döndü. Hani bizdendir diyenler kendini pazarlamışsın diyenler herkes nefret kusuyordu bana. Benim ise tek suçum bu konuda başarılı olmaktı ha birde kimseyi kıramamak. Bunlardan dolayı yeniden kurulan grupta başkanlık ayrıcalığımı kaybettim ve hayatımın geri yakamı bırakmayacak birilerinin boyunduruğu altına girdim. Metni bile ben yazmadım. O çocuk da bana en az rolü verdi. Ben de karakterime ters olarak kabul ettim. Karar vermiştim bundan sonra tembel silik adamı oynayacaktım. Bu olaylar bunun oyundan fazlası olmasını da tetikledi. Şişk özgüvenim sarsılmaz beN yaparım algım o yıl yıkıldı. Yıllarca silik bir yaşam sürmek için ciddi uğraşlar verdim. Bazen bildiğim şeylere bilmiyorum dedim ama o içimdeki kral ölmediğini bana bu sene gösterdi. Ama henüz yaşadığından da emin değilim. Yeniden doğmak ümidiyle ANKA...  Belkide sadece bir zamanlama hatasıdır bu yaşadıklarım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder