17 Ağustos 2014 Pazar

Kör Ölür Her Şey Tadında Olur

Bildiğiniz gibi bu sezon türkmaxın format değiştirmesiyle (yemek kanalımsı bir şey olmasıyla) kanaldaki eski programlar bitirildi. İşgüzar yöneticilerin gereksiz bir hamlesi olsa da olan olmuştu artık bu konuda söylenecek bir şey yok. Bizim söyleyeceğimiz bazı şeyleri abartmaya meraklı hafızası zayıf türk insanının bazı şeyleri nasıl yalan yanlış hatırlayıp gözünde büyüttüğüdür. En baştan başlayalım.
   Ben liseye başladığımda başlayan Her Şey Tadında isimli program içerdiği yemek bahaneci Jess ve şişman grip sesli milletin kadını Sena ile ve utangaç Eyüp şef ile yola çıkmıştı. İçimdeki ev kadını ruhunu artık iyi bilen okurlarım Digiturk'e özel yayınlanan bu programa mutlaka bir baktığımı anlamışlardır. Program izleniyordu iyiydi hoştu falan da bol konuşlu ve iyi yemek yapılan Yemek Bahane'yi izliyormuş hissi veriyordu insana. O gün sevmediğin konuk yemek varsa Sena'nın sesi hiç çekilmiyordu. Netboklu mutfak dedikodusu hakkında yorum yapmak istemiyorum!
    Arada bir izlenilen bir programın müdavimleri oluşmaya başlamıştı. Ama bu yeterli değildi. Herkesin her gün saatlerce izleyebileceği bir şey lazımdı. Bunu da magazin masasıyla başardılar. Esin Övet önderliğinde Turhan Bey iticiliğindeki bu masa jess gibi bir gevezenin çoğunlukla sadece haber okuyup bilgim yok demesine rağmen sevildi.Takip etmesi kolay uyuklarken, evi süpürürken her şekilde izlenebilen tadında magazin bölümü Sena'nın da kendini bulmasını sağladı. Anlattığı dizi ve klasik türk insanı magazinciliğiinin yanında benim hayatta bir saniye bile yapamadığım zenginin malını kanıtlama hatta savunma duruşu onu farklı bir yere koydu. Tadında magazin sayesinde altın madeni bulmuş durumda olan program sürekli yükselen çizgisiyle ev kadınlarına digiturk aldırmasıyla (maç izlersin sende nidaları) iyi bir ivme yakalamıştı.
     Programın magazin masası bölümü ayrılıp hafta sonları tadında konuşulanlar olarak yayınlanmaya başladı. Bu durum onu normal insanların da tanımasına ve daha kötüsü her şey tadındayı sadece orada konuşulan ıvır zıvır magazin sanan insanlar oldu ve programın bu kadar tuttuğunu gören cahil güruh bu konuşulanlar kısmına mal bulmuş gibi atladı. Her şey Tadında mutfak dedikodusu insanımızı tanımamızı sağlayan Jess'in sevdiği sosyolojik bir yapıyıydı. Magazin masası kadar akıcı değil ama ondan daha ufuk açıcıydı. Ama maalesef bu masa her şey tadındayı ele geçirdi. Bilhassa Esin Övet ayrılıp Ipek durkal'ın gelmesinden sonra. 
      Burada bir parantez açalım. Bildiğiniz gibi her şey tadında bittikten sonra hakkında bir cilt yazı yazıldı. Bloglarda, gazetelerde her yerde. Ama hiç biri Esin Övet'ten bir kelimeyle olsun bahsetmedi. Programın finalinde de Esin Övet'in adını anan olmadı. Biraz itici, soğuk ve kibirli bir insan olabilir ama efsane magazin masasını oluşturan ismin isminin bir kere bile anılmamıştı beni üzdü ve Her şey tadındayı izleyen Kesimin hafızasını ve insanımızın biraz soğuk insanları asla sevmediğini gösterdi bize. Ipek Durkal da biraz çok bilmişti ama genel tavrı yüz ifadesi onu halka sevdirdi. Esin'e de aaa her şey tadında'dan çalıntı program yapmayın orijinali var zaten mesajları yazıldı. Üzücü ne diyelim...! 
      Türkmax son zamanlarda programın tamamını gece yayınlamaya başladı. O zamandan sonra izlemeye başlayan bu insanlar bu söylediğim yazı yazan kesimin büyük bir oranını oluşturuyorlar. Bu güruh gece izlediği için yine sadece programın başını izleyen insanlar. Eyüp Kemal'i Jess'in yancısı sanan tipler bunlardan başkası değildi (Bu arada Eyüp'e yalnızlık yaramış Eks 101 de döktürüyor.)
       Programın bitirilmesini siyasi yönle açıklamaya çalışanlar olmuş. Dandik magazin programın söylediği 2 gezi parkı cümleciğini kastediyorsanız onu Beyaz TV bile yaptı. Her başarısızlığı, sonu buna bağlamak kolaycılıktan başka bir şey değildi. Zaten programda yavaş yavaş son kullanma tarihine geliyordu. Özellikle Sena'nın Amerika tatilimsi şeyi ve dizileri izlememeye başlaması ve artık zengin koca bulmuş yarı emekli abla moduna geçtiği program ciddi kan kaybetti. Nerede o eski koca arayan Sena nerede bu tuzu kuru! Tadında magazinin zaten bir yığın taklidi ulusal (herkese açık) kanalları doldurmuşken eski gücünü kaybettiği hissediliyordu. Toplumsal işlevi de türkmaxın bunu konuşalım'ı ile bayağı bir törpülenmişti zaten yani bazı vasıfsız dizi bloggerlarının söylediği gibi her şey tadında değildi. Adamlar astrologlarını bile kaybetmişlerdi yahu! Böyle bir durumda program ömrü çok da uzun olamazdı. Ama bu erken bittiği gerçeğini değiştiren bir şey değil. 
      Bu yazıyı şimdi yazma sebebime gelirsek hafızası zayıf milleti övmekten başka yazma amacı olmayan beklenen kral (hepsi küçük) isimli bloggerın yazdığı içi boş anlamsız yazı. Hiç bir şey söylemeden, programın son 6 ayı hariç diğer olaylar hakkında en ufak bilgisi olmayan, mutfak dedikodusunun tadını almayan sığ muhabbet düşkünü bu çocuğun yazısının rağbeti azalsın ve insanlar belki övgüden başka şeyler duymak isterler diye yazdım. Selami'yi Libya yerine Irak'a  gönderen bu Zat'ın yazısını ciddiye aldığım için kendime kızsamda bu adamın benim 40 katım hit aldığını duymam beni bu adamı ciddiye almaya yöneltti. Halk bunu istiyorcu bir adam olmadığım için bu adamlar gibi yazılar yazmıyorum ama gelmeyen geri dönüşler beni gerçekten çıldırttı. Isteyen istediğini söylesin ben kendi çapımda köyün delisi olmayı bırakmayacağım. Sadık okurlarımın bu adamı ciddiye almayacağını biliyorum ama yine de insan bir acaba diyor. Bu adamla büyük ihtimal 2 ay içinde gazetede röportajı çıkar ben de kırmızı bir şekilde dişimi sıkarak okurum. Ne diyelim çağrışım çınlamadır. Istemsiz değildir uzun da sürmez ama çok uzaklara ulaşır. Ben çınlama yapmıyorum ve bu konuda ciddiyim. Çınlama sihirbazlarından uzak bir yaşam dilegiyle. ( Anı kaynarviçe'nin gün konuşması gibi başlayıp anilinov kaynarino'nun git gelleriyle biten bir yazı oldu. Dengeli okumalar efendim.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder